Gergin bir seçim kampanyasının ardından karar günü geldi… Bu kampanya sırasında özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın birçok hareketini yadırgadığımı söylemeden geçemeyeceğim…
Partilerin seçim kampanyalarında bir birleriyle yarışırken yaptıkları sert eleştirilere bir nebze hak verebiliyorum. Ama bu bile belirli nokta da kalmalı…
Milleti bu kadar germenin bir anlamı yok aslında…
Parti liderlerinin birbirlerine sarf ettikleri sokak ağızı hitaplar, küfre varan sözleri hiçbir şekilde anlayamıyorum… Ama bizim milletimiz böyle bir kampanyadan hoşlanıyor anlaşılan…
Kürü çok seviyoruz… Her ağzımız açıldığında neredeyse (amk) demeden geçemiyoruz.
Öyle küfürbaz bir toplum olduk..
Bu seçim kampanyası toplumun durumunu göz önüne serdi.
Çünkü bu toplumu yönetenler ve yönetmeye talip olanların ağzından çıkan sözler en ağır küfürlerden de beter…
Oysa toplum önderlerinin halka örnek olması gerekiyor.
Eğer bu topluma böyle söylemlerle örnek olacaksanız vay halimize…
Kimse bir şeyi düzeltelim değil var olanın üzerinden gidelim anlayışında…
Parti liderlerinin söylemleri komşuyu komşuya düşman edecek şekilde devam ediyor..
Ama birde Cumhurbaşkanını Tayyip Erdoğan var Türkiye’de… Başkanlık heveslisi Erdoğan, makamının olduğu mevkii unutup kendini Ak Parti lideri zannederek meydanlara indi…
Toplumu gerecek ne kadar söz varsa Ak Parti adına etti…
Başbakan Ahmet Davutoğlu onun gölgesinde kaldı… Ak Parti’nin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan mı, yoksa Ahmet Davutoğlu mu? Tartışılır duruma getirdi.
Bir Cumhurbaşkanı olarak muhalefet Partilerinin liderlerini açıkça hedef aldı…
Daha düne kadar Türk kelimesini kullanmayan milleti ‘Türkiyeli’ kelimesine alıştırmaya çalışan Erdoğan, herkesten çok Türk kelimesini kullanmaya başladı ve Türkçü oluverdi.
Herkesten çok Kürtçü oldu. En büyük hedefi ise MHP ile HDP liderleri oldu.
İlk defa Van’a öyle bir söz etti ki, ağzından çıkanı kulağı bile duymadı galiba… Bir Cumhurbaşkanına yakışmayacak söz bu…
Cumhurbaşkanı ülke idaresinin tepe noktasıdır. Bu ülkede olan her şey onu bağlar… Hukuki olarak her ne kadar koruma zırhı varsa da, Cumhurbaşkanı milleti bölüp parçalayacak sözler yerine, milletin birliği bütünlüğü ve huzurunu içeren söylemlerde bulunmalı…
Geldiği nokta ve bulunduğu makam açısından da eleştirilere açık olmalı.
Ama bizim Cumhurbaşkanımız, başka bir dünyanın insanı gibi… Ben bir vatandaş olarak onun konuşmalarından geriliyorum… Oysa Ak Parti’yi ilk kuracağı zaman o parti tüzüğünün Türkiye siyasetinde bir yenilik olduğunu yazan ve destekleyen bir vatandaş olduğumu da söylemekten çekinmiyorum…
Ama bu gün gelinen noktada bu gözlemlerimi de ortaya koymaktan çekinmiyorum..
Bir Cumhurbaşkanı meydanlara çıkıp başka bir partiye oy isteyemez…
Cumhurbaşkanı bir partiye oy isterken haddini aşıp, ‘7 Haziran’da sandıkları patlatın’ diyemez…
Neden sandıkları ‘Patlatın’ dediğini ben anlayabilirim. Birçok vatandaş anlayabilir…
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öyle fanatikleri var ki…
Söylenen söze direkt bakarak mecazi anlamını düşünmeden hareket edebilir. Akli sorunu vardır ona göre davranabilir. Bu sözü kendi algısıyla harekete geçirip, seçimde oy kullanma noktasına girdiğinde ‘sandıkları patlatan’ kırıp döken vatandaşlar ortaya çıkarsa kimse şaşırmasın…
Böyle bir durumda hemen güvenlik güçleri olaya el koyacaktır.
Bu vatandaşların ifadesi alınacaktır.
Cumhuriyet Savcısı soracak: Neden sandıkları kırıp patlattın?
Vatandaş cevap verecek: Efendim ben Cumhurbaşkanımı çok seviyorum. O ne derse onu yaparım. Bize sandıkları patlatın dedi. Bende sandığı patlattım. Cumhurbaşkanımızın dediğini yaptım. Ne var bunda. Sandık patlatmak suç mu? Suç olsa Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan bunu der mi? Bana öl dese ölürüm.
Evet, yarın seçim var ve sandık başlarında böyle olaylar yaşanırsa kimse şaşırmasın.
Böyle bir durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında ‘Azmettirici’ olarak işlem yapılması gerekir. Bir kişi de böle bir olaya bulaşsa bu hoş olmayacaktır….
Herkes aklını başına toplasın…
Seçimi 2 gün kala HDP’nin mitinginde bombalar patlatılabiliyorsa, sandıklar da patlatılır…