Zaman zaman hangimiz istemeyiz; alıp başımızı bu diyardan gitmeyi... Hangimiz, entrika ve kötülüklerden uzak bir "Adam düşü kurmayız ki? Öyle ya, zaten herkes, hepimiz, hayallerle yaşamıyormuyuz?..

Zaman zaman hangimiz istemeyiz; alıp başımızı bu diyardan gitmeyi... Bir başka kent, Bir başka mekan, bir başka insan topluluğu ya da bir başka canlı topluluğuyla bulusmak; hangimiz için "meditasyon" yerine geçmez.
Hangimiz, entrika ve kötülüklerden uzak bir "Adam düşü kurmayız ki?
Öyle ya, zaten herkes, hepimiz, çocukluğumuzdan itibaren düşlerle, hayallerle yaşamıyormuyuz?..
Insan ve çevre kirliliği, o kadar üstümüze geliyor ki bazen, ne olursa olsun yer değiştirmek ve başka şeyler görmek istiyoruz.
Kimimiz de, bir denizaltıya binip derinlere inmeyi, kalabalıklardan uzaklara gitmeyi,  insancıklardan ve yaşadığımız hayattan saklanmayı arzu ediyoruz.
Bize sunulan ya da mecbur kaldığımız yaşam biçimi "karabasan" halini alıyor kimi zaman ,kendi başımıza kaldığımızda  da "Ne yapmalıyım?"diye sorup "meditasyon" için kendimize bir alternatif arıyoruz.
Bu arada iş ve özel yaşamda , başarı ve mutluluk diye adlandırılan "soyut" kavramların,(hele hele bizim ülkede)sınır Ölçüsü olmadığı için sıkılmayı da meslek ediniyoruz.
Elde edilen başarılar "yeterli"gelmiyor hiçbirimiz için...
Kimileri gününü ikiye bölüyor; Yarısını ,
daha fazla para kazanmak ve mesleğinde yükselmek, diğer yarısını da 
Uykuyla geçiriyor. Ne Bu hırsla da etrafımızda olan biten şeylerin farkına bile varamıyoruz, ne güzelliklerin ne de kötülüklerin!
Birey olmanın tadına da varamıyor; elde edilen sosyal kazanımların keyfinize sürdüremiyoruz.
Ve yine  özellikle bizim ülkede "Yaşatmamak" için elden geleni yapıyorlar." 
"Ayakta durmak için ya hırslanmalı ve  gözün dönmeli ya da yok olmalısın" diyorlar.
Kısaca Behramoğlu'nun dediği şiirinde gibi, Yoğunluğuna yaratamıyoruz bir şeyi, saatlerce, gökyüzüne, denize, Bir kuşa, bir çocuğa bakamıyoruz ...
Yeryüzüyle karışamıyoruz..
Ve sımsıcak kumlara uzanıp, bir taş gibi dinlenemiyoruz .
Halbuki, insan, bütün müzikleri dinlemeli alabildiğine, insan balıklama dalmalı hayatın içine, bir kayadan zümrüt bir denize damarlarına, uzak ülkeler çekmeli 
bizi; tanımadığımızinsanlar da...
Bir bardak su içmenin mutluluğunu hicbir şeyle değişmemeliyiz ..
Ve kederi de yaşamalıyız, namusluca  bütün benliğimizle ..
Çünkü, acılar da sevinçler gibi olgunlaştırır insanı..
Ve gerçekten  de yaşadın mı, büyük yaşayacaksın , ırmaklara, göğe, bütün evrene kaçırırcasına ...
Özetle çoğumuz hayatın , insana sunulmuş bir armağan olduğunu  kavramıyoruz yıllardır !..
Sevgiyle Kalın Mutlu Kalın ...