Mustafa OĞUZ/İZMİR, (DHA) - SURİYE'deki iç savaşta eşinin ölmesinin ardından, biri henüz 40 günlük en büyüğü ise 7 yaşında olan 6 çocuğuyla Avrupa ülkelerine gidebilmek için İzmir'e gelen 32 yaşındaki Maha Mansour, yasadışı yolcuk yapmayı planladığı ölüm botlarına binmeden, Kilis'teki kampa gitmesi için ikna edildi. Eşini ülkesindeki iç şavaşta yitiren Maha Mansour, biri kundaktaki henüz 40 günlük bebeği olmak üzere 6 çocuğuyla birlikte umut yolculuğu için, 20 gün önce Lübnan üzerinden Mersin'e, oradan da İzmir'e geldi. Parası olmadığı için çocukları ile sokakta kalan ailenin yolu, Kültürpark'ın Basmane kapısında, yağmurlu bir havada, Suriyeli sığınmacıların yaralarına merhem olmaya çalışan Hakların Köprüsü Derneği üyeleri ile kesişti. Dernek üyesi, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şüra Baykan Erel, biri henüz bebek olmak üzere toplam 6 çocuğu bulunan Maha Mansour'a evinin kapısını açtı. Dernek yöneticileri de, 'ölüm denizi' olarak anılmaya başlayan Ege Denizi'nden yasa dışı yollarla Yunan adalarına geçmeye çalışırken bot ve tekneleri batınca yaşamlarını yitiren umut yolcuları ve çocuklarının görüntülerini izlettiği Maha Mansour'u bu kararından vazgeçirdi. Suriyeli anne ve çocuklarının bundan sonra Kilis'teki kampta kalacağı belirtildi. 20 GÜN EVİNDE AĞIRLADI Halkların Köprüsü Derneği'nde gönüllü olarak çalışan Doç. Dr. Şüra Baykan Erel, Suriyeli anne ve çocuklarıyla, erzak dağıtımı sırasında karşılaştıkları anlattı. Anne ve 6 çocuğunu ağır yaşam koşullarının hüküm sürdüğü sokakta bırakmaya gönlünün razı gelmediğini belirten Doç. Dr. Şüra Baykan Erel şunları söyledi: "Anne Maha Mansour ile 20 gün önce erzak dağıtımı dönüşünde Basmane semtinde yağmur altında sokakta karşılaşınca, kendisine bizim eve götüreceğimizi söyledim. O da bunu kabul etti. 20 gündür bizdeler. Zeynep isimli kızımla tüm çocuklar kısa sürede kaynaştılar. Bu sürede AFAD'ın Kilis'teki kampına, dernek olarak yaptığımız başvuru ile kabul edildiler. Onlara çok alıştım, ayrılmak benim için çok zor olacak. Kampa kadar onlara eşlik edeceğim." 'HAYALİMİZ İSVEÇ'E GİTMEKTİ' 6 çocuğu ile birlikte imkansızlıklar içinde umut yolculuğuna çıkan Suriyeli anne Maha Mansour, amacının çocuklarının geleceği için yakınlarının bulunduğu İsveç'e ulaşmak olduğunu belirterek, "Eşimi savaşta kaybedince yeni dünyaya gelen oğlum Muhammet, Muhtaha (7), Nour (6), Aya (5), Büşra (4.5) Sidra (3) ile birlikte Suriye'den Lübnan'a, oradan da gemi ile Mersin'e ulaşıp otobüs bileti alarak İzmir'e geldik. İsveç'teki akrabalarım, bana para gönderecekleri sözü verdi. Ben de botla Yunan adalarına geçmeye karar verdim" dedi. FACİA GÖRÜNTÜLERİNİ İZLEYİNCE VAZGEÇTİ Kendisine ve çocuklarına sıcak yuvasını açan Doç. Dr. Şüra Baykan Erel'in, dernek gönüllüleri ile birlikte, daha önce botla Yunan adalarına geçmeye çalışırken denizde boğularak yaşamını yitiren, çocukların da aralarında bulunduğu insanların video görüntülerini birlikte izletip "Bu ölüm yolculuğuna çıkıp çocuklarını kaybetmek ister misin" diye sorduğunu anlatan Maha Mansour şöyle konuştu: "Görüntüleri izledikten sonra botla geçme kararımdan vazgeçtim. Halkların Köprüsü Derneği ile karşılaşmasam bu tehlikeyi, belki de ölümü göze alacak, para geldiğinde, insan tacirleri ile anlaşıp bota binecektim. Dernek yöneticileri illegal yollardan değil legal yollardan İsveç'e gidebilmemin yolu olduğunu söyledi. Benimle ilgili olarak Birleşmiş Milletler'e (BM) göndermek için dosya hazırladılar. Her gece çocuklarımla birlikte İsveç'e varma hayali kurarak uyuyorum" diye konuştu. 'BU ÇOCUKLAR TESADÜFEN YAŞIYOR' Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi de, Suriyeli anne ve 6 çocuğunun şu anda belki de hayatta kalmasının bir tesadüf olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Suriyeli ailelerin yoğun olduğu Kadifekale ve Basmane semtinde yardım dağıtımından dönerken, anne ve çocuklarıyla tesadüfen sokakta karşılaştık. Eğer onlara sokakta denk gelmeseydik, belki de bu çocukları Ege denizinin karanlık sularında diğer çocuklar gibi kaybedebilirdik. Ege Denizi'nde bugüne kadar onlarca çocuğu bu umut yolculuğunda yitirdik. Anneye daha önce botlarla karşıya geçerken yaşanan faciaların görüntülerini izlettik. Bu görüntüler çocuklarını çok seven annenin ikna olmasına yetti." 'AVRUPA SINIRLARINI AÇMALI' Prof. Dr. Cem Terzi, Avrupa ülkelerinin sınırlarını mutlaka sığınmacılara açık tutması gerektiğini savunarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Kapıları kapattıklarında daha birçok insan kaybedebiliriz. Dernek olarak 'kapılarınızı açın' çağrısı yapıyoruz. BM'den mülteci hakkının verilmesini talep ediyoruz. BM'den cevap gelinceye kadar AFAD kampında kalmaları uygun gördük. Aile kampa gidecek. Kamp müdürü aile ile ilgileneceğini söyledi, biz de takipçisi olacağız. Bu kampta çadırda kalacaklar, çocuklar için eğitim imkanı da var. BM'ye ailenin legal yollardan Avrupa'ya kabul edilebilmeleri için gerekli belgelerin bulunduğu dosyayı gönderdik. Cevap gelmesi belki de 6 ay, ya da bir yıl sürebilir. Bu süre içinde kampta kalacaklar."