Gülay KUYUCU/VAN, (DHA) - ANADOLU Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, PKK ve siyasi uzantıları tarafından işbirlikçi ve ihanetçi, devlet tarafından ise üvey evlat muamelesi gördüklerini söyledi. Sözen, "Akıl ve vicdan sahiplerine sesleniyoruz. Yeter, bu bir çığlıktır. Bu bir feryattır. Bu bir isyan öncesi bir duyurudur. Kimse bu korucu camiasını hafife almasın. Korucu öldürülüyor, şehit ediliyor banane demesin. Çünkü, hepimiz biliyoruz ki, korucu bu ülkenin sigortası ve şah damarıdır" dedi. Türkiye'de 5 federasyon, 96 derneği bulanan ve toplam 103 bin kişilik bir kitleyi temsil eden Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen bugün Van'da Köy Korucuları Derneği salonunda basın açıklaması yaptı. Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu illerindeki yaklaşık 300 korucunun katılımıyla açıklamalarda bulunan Sözen, Erciş İlçesi'nde 2 gün önce şehit edilen Abdulbari Gül'ün örf adetlere asla yakışmayan bir şekilde vurulduğunu belirterek, "Arkadan, alçakça, haince, kalleşçe vurulmak suratiyle şehit edilmiştir. Korucumuzun tek suçu bu bölgede yaşamasına rağmen 30 yıldır safını devletten yana net belirtip devleti, milleti, bayrağı ve ezanı için hizmet etmekti" dedi. ÇÖZÜM SÜRECİ BOMBASI ELİMİZDE KALDI Çözüm sürecinde 13 korucunun şehit edildiğini belirten Sözen, "Şehidimiz geride gözü yaşlı eş, 13 yetim çocuk bırakmıştır. Biz korucu camiası olarak baştan beri çözüm sürecini destekledik. Çözüm süreci bombası elimizde patladı. Kala kala geride 13 şehit kaldı bize. Biz insanların ölmesini, kanın gözyaşının dökülmesini istemiyoruz. Şimdiye kadar istemedik, bundan sonrada istemiyoruz. Çünkü bizler hepimiz birer şehit ailesiyiz, ateş ocağımıza düştü. Başka ocaklara ateş düşmesin istiyoruz. Fakat çözüm sürecinde sadece ve sadece korucular şehit ediliyor" dedi. "BU BİR ÇIĞLIKTIR" Korucuların her iki taraftan da mağdur edildiklerini anlatan Sözen, "PKK ve siyasi uzantıları tarafından işbirlikçi ve ihanetçi, devlet tarafından da üvey evlet muamelesi görüyoruz. Akıl ve vicdan sahiplerine sesleniyoruz. Yeter; bu bir çığlıktır. Bu bir feryattır. Bu bir isyan öncesi bir duyurudur. Kimse bu korucu camiasını hafife almasın. Korucu öldürülüyor, şehit ediliyor bana ne demesin. Çünkü, hepimiz biliyoruz ki, korucu bu ülkenin sigortası ve şah damarıdır. Bugün koruculara reva görülen de bunun içindir. Bugün PKK, HDP, korucuyu tehdit edelim, korucu silahını bırakırsa biz bu bölgede atımızı istediğimiz şekilde koştururuz gibi bir beklentinin içerisindeler. Ve köy korucularımıza her gün baskı ve onlarca tehdit mektupları ve silahlarını bırakmaları için baskılar yapılmaktadır. Biz ne PKK örgütü, ne de siyasi uzantıları için, silah almadık. Onlar istedi diyede silah bırakmayız" dedi. 'DEVLET BİZİ PKK'NIN KUCAĞINA ATMIŞ" Devletin kendilerini PKK terör örgütünün kucağına attığını belirten Sözen, "Bizi kaderimizle baş başa bırakmıştır. Bu bölgede kabul etsekte etmesek te iki başlıklı bir siyaset vardır. Hükümetin mensubu bulunduğu parti ve HDP vardır. Yıllardır bu bölgede Ak Parti, HDP'ye karşı üstünlük sağlıyorsa bunun tek sebebi korucu camiasının şartsız bir şekilde hükümeti desteklemesinden kaynaklanıyor. Bunu da bilen HDP, kimi yerde korucuyu kendi safına geçirmek için tehdit ve baskı yapmakta kimi köylerde de sözde din alimlerini göndererek onları ikna yoluna gitmiştir" dedi. SIĞINDIĞI İŞYERİNDE ÖLDÜRÜLDÜ Devletin kendilerine üvey evlat muamelesi yaptığını belirten Sözen, devletin kendilerine güvenip uzun namlulu silah verdiğini, ancak tabanca için harç parası istediğini söyledi. Korucuların şehir merkezlerinde kısa namlulu silahları olmadığı içinvurulduğunu ifade eden Sözen, "En son Erciş'te şehit edilen korucumuz PKK terör örgütü mensubu üyesinin saldırısında kendisini müdafaa edecek kısa namlulu silahı olmadığı için, kaçıp bir iş yerine sığınmış örgüt mensubu arkasından giderek iş yerinde onu infaz etmiştir. Bu çok acı bir gerçektir. Biz bunu kabullenmek istemiyoruz. Bu örgüt mensubu 6-7 Ekim olaylarında tutuklanmış ve çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakılmıştır. Bugün şehidimizin geride bıraktığı 13 yetimin hesabını kim verecek?" dedi. "HER GÜN ÖLMEYİ Mİ BEKLEYECEĞİZ?" "Bu korucumuz yıllardır tehdit edilmekte, kendisine koruma talep etmesine rağmen çağrı üzeri koruma verilmiştir" diyen Sözen şöyle devam etti: "Dün korucumuz şehit edildi. Gözümüz kulağımız Yüksekova'daydı. Acaba Sayın Cumhurbaşkanımız, içişleri bakanımız, korucumuza, "Başınız sağolsun, acınızı paylaşıyoruz. Allah rahmet eylesin diyecek mi demeyecek mi? Maalesef duymak istediğimiz sözü duymadık. Biz her gün göz göre göre ölmeyi mi bekleyeceğiz? PKK terör örgünün elinde hepimizin ölüm fermanı vardır. Devlet büyüklerimizin şapkasını önüne koyup düşünmesini istiyoruz. Biz bu korucuyu sahipsiz bırakırsak, bu bölge nereye gider. Bugün devlet büyüklerimiz, bölgede vatandaş sindirilmiş, bıktırılmış diye yerel yöneticilere sitemde bulunduğunu biliyoruz. Eğer bugün bölgede vatandaş sindirilmiş, korkutulmuş, sandığa gidip özgür iradesini sandığa yansıtmayacak duruma gelmişse bunun tek sorumlusu Ankara'dan bizi yönetenlerdir." CAMİA İSYAN EDİYOR Devlet koruculuk sisteminden vazgeçtiğini söylerse hemen silahlarını teslim edeceklerini ifade eden Sözen, çözüm süreci başarısızlıkla sonuçlanırsa, devletin korucu yapacak kişi bulamayabileceğini ifade etti. Sözen, "Terör yandaşları siyaset yaparken, ticaret yaparken bizler aç, susuz, perişan kaldık. Bugün fakir kaldığımız yetmiyormuş gibi ölüyoruz canımız gidiyor. Ben artık bu camiayı durduramıyorum, dizginleştiremiyorum. Bu camia isyan etmek, sokaklara çıkmak üzeredir. Bu camia kargaşa çıkarmak üzeredir. Kimse bizi bu zor duruma sokmasın" dedi. "BU GEMİ BATMADAN SAHİP ÇIKIN" Sözen şöyle devam etti: "Biz devletimizin yanında, milletin emrindeyiz. Ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde huzurla sukünetle yaşamak istiyoruz. Birileri bizi kaos kargaşa ortamına sürüklemesin. Bütün korucu arkadaşlarımız, isyan aşamasındalar. Ve devlete inanmamakta ve güvenmemektedirler. Biz devletimizin karşısında değil dün olduğu gibi bugünde yanında olmak istiyoruz. Devlet büyüklerimize sesleniyoruz. Allah rızası için peygamber rızası için bu çığlığı bu feryadı duyun. Bize sahip çıkın. Çözüm süreci ile korucunun sokakta vurulma sürecini birbirinden ayrı tutsunlar. Çözüm süreci ile kamu güvenliği durumunu birbirinden ayrı tutsunlar. Çözüm sürecini hepimiz istiyoruz ve arkasındayız. Çözüm süreci bu bölgenin geleceği için şartır ve olması lazımdır. Ama çözüm sürecini korucuların sokakta ölme süreciyle karıştırmamalarını vatandaşlarımıza haraç kesmeyle, tehdit etmeyle, araçlarını yakmayla karıştırmamalarını istiyoruz. Bizim devletten tek istediğimiz bize sahip çıkmasıdır. Yoksa HDP, PKK dün olmadığı gibi bugünde asla temsilcimiz değildir."