Asef ULAŞ/AĞRI, (DHA)- AĞRI Belediye Başkanı DBP'li Sırrı Sakık, kentte düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, "İnsanların geçim derdi varsa ve buralardan küçücük şeyler yapılıyorsa, bunlara karşı acımasız politikalar, işte o zaman çare yoksa dağ çare oluyor, silah çare oluyor" dedi. Aynı toplantıda Vali Musa Işın ise "Dağdaki insanlar da bu memleketin insanlarıdır. Evlensinler ev bark kursunlar. Yani silahla, şiddetle bizim bir yere varmamız mümkün değildir" diye karşılık verdi. Türk Girişim İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) Hollanda Büyükelçiliği işbirliğiyle gerçekleştirdiği 'Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Girişimciler İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi' kapsamındaki etkinlik, dün Ağrı’da özel bir otelin toplantı salonunda yapıldı. Vali Musa Işın, Belediye Başkanı Sırrı Sakık ve çok sayıda bölge iş dünyası temsilcisinin katıldığı toplantının açılışında konuşan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, barış sürecinin olumlu tamamlanmasıyla Türkiye ekonomisinin yüzde 50 daha fazla büyüyeceğini ileri sürdü. Süleyman Onatça, kişi başına düşen milli geliri, bir kentinde 17 bin, diğerinde 4 bin dolar olan bir ülkede orta gelir tuzağından çıkılamayacağı belirtti. SAKIK: ÇARE YOKSA DAĞ, SİLAH ÇARE OLUYOR Açılış konuşmaları sonrası kürsüye çıkan Belediye Başkanı Sırrı Sakık, bu topraklara barış gelmediği sürece sermayenin yaşama olanağının bulunmadığını ileri sürdü. Barışın herkesin projesi olduğunu bildiren Sakık, silahların susmasını, hiç kimsenin kendilerini tek kimliğe hapsetme hakkının olmadığını belirtti. Başkan Sakık, özetle şunları söyledi: "Artık birbirimizi kabullenme dönemi ve süreci yaşıyoruz. Buralarda demokratik siyaset hayat bulsun, kan ve gözyaşı olmasın. Bir arada yaşayabilmenin kültürünü daha çok geliştirelim. Ortak bir vatanda herkes kendi dili, kimliği ve kültürüyle hayat bulsun. Bu topraklarda yaşayabilmenin bedelini çok ağır ödemişiz. Buralarda insanların geçim derdi varsa ve buralardan küçücük şeyler yapılıyorsa, bunlara karşı acımasız politikalar, işte o zaman çare yoksa, dağ çare oluyor, silah çare oluyor. Devletin biran önce bu politikalarından vazgeçmesi lazım. Buralarda hayat olmayınca, insanlar çare yoksa, bir başka alanlarda çere ararlar ve oralara doğru hareket ederler. Ağrımızda da böyle ciddi bir sıkıntı var. Birçok mahallemizde gidin sadece antenleri alın bir kenara koyun orada ortaçağ yaşanıyor. Mustafa Kemal’in o tarihlerde seslendirdiği 'Bu topraklar Kürtler'in ve Türkler'in anayurdudur' sözü hayat bulsaydı, kürsüden seslendirdiği 'Lazistan milletvekili, Kürdistan milletvekili, Türkiye Milletvekili' sözü eğer hayat bulmuş olsaydı bugün bu kavga olmazdı. Valimizle de zaman zaman talihsiz şeyler yaşıyoruz kent olarak. İnşallah bunları hep birlikte aşacağız." VALİ IŞIN: BU ÜLKEDE DEVLETTEN DAYAK YEMEYEN VAR MI? Başkan Sırrı Sakık'tan sonra kürsüye çıkan Vali Musa Işın ise bazı şeyleri açık konuştuğunu belirtti. Vali Musa Işın şunları söyledi: "Bu ülkede devletten dayak yemeyen bir kesim var mı? Alevisi yedi, Sünnisi yedi, Türk’ü yedi, Kürt’ü yedi. Ben valiyim ama ben de bazı şeyleri açık açık konuşurum. Türkiye iyi bir yere geldi bu kadar karamsar olmaya gerek yok. Biz burada şimdi bardağın dolu olmayan tarafına bakarsak burada hepimiz ağlarız ama bir de dolu olan tarafa bakalım mutlu olalım ve bunun gelişmesi için hep beraber çaba sarf edelim. Türkiye iyi bir yere geldi. Eksikleri çok, bunları hep birlikte tamamlayacağız. Bütün demokratik ülkelerde iki kavram vardır. Bir kesinlik ve kesinlikle hiçbir şekilde, hiçbir şartta, hiçbir şey silahı meşru kabul etmez. İkincisi siz temel hak ve hürriyetlerinizi kullanırken sizin temel hak ve hürriyetlerinizin sınırı bir başkasının temel hak ve sınırlarına kadardır. Dağdaki insanlar da bu memleketin insanlarıdır. Evlensinler ev bark kursunlar yani silahla, şiddetle bizim bir yere varmamız mümkün değildir. Bu sadece Ağrı’nın meselesi değildir, bütün bölgenin meselesidir. Mutlaka bizim silahlara veda etmemiz gerekiyor. Silahların gömülmesi gerekiyor. Silahlar gömülmeden bu ülkede müteşebbisi çağırmamız çok zordur. Bunu kabul edelim. Bu bölgenin birinci meselesi huzur ortamıdır. Huzur ortamını biz sağlarsak bizim konuşamayacağımız, söyleyemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur. Ya biz barışçıl yollarla elde edeceğimizi niye insanlarımızı öldürerek elde etmeye çalışalım. Biz hep beraber iyi niyetimizi ortaya koyarak silahlara hiçbir şekilde izin vermememiz gerekiyor, hiçbir şekilde bunu meşru görmememiz gerekiyor. Bu memleketin çocukları gelsin bu ülkede siyaset yoluyla söyleyebilecekleri her şeyi söylesinler. Şu anda devletinde istediği budur. Çözüm sürecinden maksat odur. Yani silahlar bırakılsın, insanlar gelsinler fikirlerini düşüncelerini sivil ve siyaset ortamında ifade etsinler. Şiddet , silah hiçbir şeyin mazereti olamaz. Bu ülkede sadece meşru bir güç ve kuvvet vardır, o da devletin silahlı güçleridir."