Taner YENER-Yaşar KAÇMAZ/İSTANBUL,(DHA) İSTANBUL Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Merkezi ve Levy Ekonomi Enstitüsü tarafından hazırlanan “Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımının İstihdam, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği” konulu araştırma raporunda, erken çocukluk bakımı ve okul öncesi eğitime yapılan yatırımların 719 bin yeni iş yaratabileceği belirtiliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Merkezi ve Levy Ekonomi Enstitüsü tarafından hazırlanan “Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımının İstihdam, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği” konulu araştırma raporunun tanıtıldığı toplantı İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Sosyal Tesislerinde gerçekleştirildi. İTÜ Bilim, Mühendislik ve Teknolojide Kadın Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi ve Levy Ekonomi Enstitüsü işbirliği, ILO Türkiye Ofisi, UNDP Türkiye Ofisi, UNDP Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi, UN Women Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi, ve Aydın Doğan Vakfı desteği ile gerçekleştirilen toplantının açılışına; İTÜ Bilim Mühendis ve Teknolojide Kadın Araştırmaları ve Uygulama Merkezi (İTÜ BMT-KAUM) Müdürü Prof. Dr. Fatma Arslan, Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, ILO Türkiye Ofisi Direktör Vekili, Program ve İdari İşler Sorumlusu Özge Berber Ağtaş, UNDP Avrupa ve BDT İstanbul Bölge Ofisi Direktörü Rastislav Vrbensky, UN Women Avrupa ve Orta Asya Direktörü ve Türkiye Temsilcisi Ingibjorg Gisladottir’in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. AKADEMİK DESTEK SAĞLAMAYI HEDEFLEMEKTE Programın açılış konuşmasını yapan İTÜ Bilim Mühendis ve Teknolojide Kadın Araştırmaları ve Uygulama Merkezi (İTÜ BMT-KAUM) Müdürü Prof. Dr. Fatma Arslan, merkezlerinin kuruluş amacından bahsederek, “Kız öğrenci ve kadın akademisyen varlığının giderek arttığı üniversitemizde uygulanmakta olan lisans ve lisansüstü programlarda henüz toplumsal cinsiyet duyarlılığını özümseyen kapsamlı düzenlemelere gidilmesi açısından da önem taşımaktadır. Dolayısıyla merkez faaliyetleri, bölümlerde uygulanan programları, araştırmaları toplumsal cinsiyet bakış açısıyla tamamlamak ve zenginleştirmek amacıyla akademik destek sağlamayı hedeflemektedir. Merkezimizin kuruluşundan bu yana toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi ve kadınların güçlenmesine yönelik araştırma, eğitim ve uygulama çalışmaları sürdürülmektedir. Son dönemde İTÜ cinsel taciz ve ayrımcılığı önleme yönergesiyle uygulama esasları merkezimiz ve İTÜ rektörlüğünün ortak çalışmaları sonucu İTÜ senatosunda onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir” dedi. KIZLARIMIZIN NİTELİKLİ BİR EĞİTİM ALMALARININ ÖNEMİNE İNANMAKTAYIZ Aydın Doğan Vakfı (ADV) Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, temelleri 1996 yılında atılan ADV’nın kuruluş amacının tarafsız ve doğru bilginin ulaşılabilir olması, toplumun sorunlarını özgür ve adil bir biçimde çözümleyebilmesi, eğitim ve kültür düzeyinin arttırılması için çalışmalar yapılması ve buna yönelik çalışmaları desteklemek olduğunu vurguladı. Eğitim ve öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliği alanında eğitim çalışmalarına vakıf olarak her zaman öncelik verdiklerini ifade eden Fetvacı, “Kadınların ailede, sosyal yaşamda, iş gücünde ve siyasette aktif birer birey olarak kendi potansiyellerini ve isteklerini bireysel seçimleri doğrultusunda özgürce hayata geçirebilmeleri ve cinsiyet eşitsizliği ile mücadele edebilmeleri için erken yaşlarda tüm gençlerimizin ve özellikle kızlarımızın nitelikli bir eğitim almalarının önemine inanmaktayız. Bu amaçla özellikle genç kadınların güçlenmesi için eğitim ve eğitimden iş gücüne geçiş olan bu çalışmaları gerçekleştirmekteyiz. Vakfımızın kurucusu ve onursal başkanı Aydın Doğan, vakfı kurarken, ‘Bilgi güçtür’ mottosuyla yola çıkmış ve bizim öncelikle eğitim alanında odaklanmamızı öngörmüştür. Şimdi de yönetim kurulu başkanımız olan sayın Hanzade Doğan Boyner’in başkanlığında bu çalışmalara yeni bir boyut eklemiş durumdayız. Bugüne kadar daha geniş eğitim alanında çalışırken şimdi özellikle genç kızlarımızın eğitimine, 14-18 yaş arasındaki lise eğitimi alan kızlarımızın daha nitelikli eğitim almaları için çok yoğun çalışmalar yapmaktayız. Fakat toplumsal cinsiyet eşitliği için sadece bu alanda çalışmanın yeterli olmadığının bilinci içinde üniversitelerde araştırma programlarını desteklemekte, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kuruluşlarla da işbirliğimizi güçlendirmek için çalışmalar yapmaktayız. Tüm Doğan Grubu ve Doğan ailesi bu çalışmalarımızı desteklemekte ve onların desteğiyle bunları gerçekleştirebilme imkanımız oluşmakta” dedi. 33 KIZ YURDU 10 BİN ÖĞRENCİYE BURS İMKANI Fetvacı, “Zihniyet değişimi sağlanmadan cinsiyet eşitliğinin de sağlanamayacağı inancıyla özellikle kız çocuklarının güçlenmesi vakfımızca büyük önem taşımaktadır. ‘Aile içi şiddet’ ve ‘Haklı kadın platformu’ gibi grubumuzun çok çeşitli yine bu alanda çalışmaları olduğunu hepinizin bildiğini tahmin ediyorum. Bizim yürüttüğümüz önemli projelerden biri bugünlerde ‘Yurtta yaşam modeli’ adını verdiğimiz ‘Baba Beni Okula Gönder’ seferberliğinin devamı niteliğindedir. ‘Baba Beni Okula Gönder’ 10 yıl önce Doğan Gazetecilik ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte başlatıldığından bu yana 33 kız öğrenci yurdu yapılmış, 10 bin öğrenciye burs imkanları sağlanmış, ilkokullar yapılmış çok büyük aşamalar kaydedilmiştir. Bu seferberlik kapsamında da tabi Milli Eğitim Bakanlığı ile de yakın çalışmalar yürütülmüştür. Kız çocuklarının yurtta geçirdikleri zamanı şimdi biz mümkün olduğunca verimli kullanmaları için çalışmalara başladık. Analitik düşünebilen, üretken, meslek sahibi, özgüvenli, sağlıklı gençler olarak yetişebilmeleri için çeşitli çalışmalar yapıyoruz” dedi. 8 EKİM’DE KONFERANS DÜZENLİYORUZ Milli Eğitim Bakanlığı ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleriyle birlikte bir ihtiyaç analizi çalışması gerçekleştirdiklerini ifade eden Fetvacı, “Bu araştırmanın sonuçları doğrultusunda bir model oluşturmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kız çocuklarının yaşamla ilgili bilgilerini arttırmak, çeşitlendirmek, geleceğe ilişkin hayallerine katkıda bulunmak, yaşam kalitelerini iyileştirmek gibi hedefleri olan modelimiz öğrencilerin yurtta geçirdikleri zamanı etkin kullanarak bu hedeflere ulaşmayı amaçlamakta. Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler tarafından ‘Dünya Kız Çocukları Günü’ olarak ilan edilen 11 Ekim’de kız çocuklarının karşılaştıkları engellerin ortadan kalkması güçlendirilmesi ve insan haklarından eksiksiz yararlanmasını sağlamak konularına dikkat çekmek amacıyla bir konferans düzenledik. UNICEF, UNFPA VE UN WOMEN ile Aydın Doğan Vakfı olarak birlikte ‘Güçlü Kız Çocukları, Güçlü Bir Gelecek: Eğitimde Fırsat Eşitliğinin Sağlanması ve Yaşam Becerilerinin geliştirilmesi’ temasıyla 8 Ekim tarihinde bir konferans düzenliyoruz” dedi. BU YIL MÜHENDİSLİK VE HUKUK ALANINDA EĞİTİM ALACAK KIZLARIMIZI DESTEKLEMEYE KARAR VERDİK Önümüzdeki yıl Birleşmiş Milletler (BM) Toplumsal Cinsiyet Tematik Çalışma Grubu ve Aydın Doğan Vakfı kız çocuklarının güçlendirilmesi konusunda ilerleme kaydetmek için girişimlerde bulunmaya ve bu konudaki girişimlere katılmaya devam etmeyi hedeflediklerini söyleyen Fetvacı, “Bu girişimler; kız çocuklarının güçlendirilmesi hususunu karar alıcıların, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun gündemine taşımayı amaçlamaktadır. Üniversiteyi kazanan başarılı kızlarımıza da burs vererek bu çalışmalarımıza bir başka boyut katma gayreti içerisindeyiz. Bu yıl özellikle mühendislik ve hukuk alanında eğitim alacak kızlarımızı desteklemeye karar verdik. Üniversitelerle yaptığımız önemli bir işbirliğinin bir parçası da bugünkü size sunulacak olan bu araştırma İTÜ Kadın Araştırmaları ve Uygulama Merkezi ile işbirliği yapabildiğimiz için gurur duyuyoruz. Kendilerini bize bu imkanı sağladıkları için teşekkür ediyoruz. Bugün burada sonuçlarını dinlemeye heyecanla beklediğimiz İTÜ Kadın Araştırmaları merkezi ve Levy Ekonomi Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen araştırma da bunlardan sadece bir tanesi. Büyük sorunlar ve çok katmanlı sorunlar ve bunun en başında gelen toplumsal cinsiyet eşitliği öyle hiçbirimizin tek başına kısa zamanda çözebileceği bir sorun değil. Kuvvetle inanıyoruz ki, sivil toplum, üniversiteler, özel sektör, devlet ancak hepimiz bir arada buna bir seferberlik inancıyla yaklaşırsak bir yerlere varabiliriz. Bugün burada sizleri bir arada görmek bu inancımı kuvvetlendiriyor. İnanmak istiyorum ki, hep birlikte bu konuda çalışarak bir araştırmayı öbürünün üstüne koyarak, uzun yıllar da geçse bu işin peşini bırakmayarak bunun üstesinden geleceğiz. Bu ancak birlikteliğimizleolacak.” dedi. KADIN TAKSİ ŞÖFÖRÜNÜ ANLATTI Konuşmasına arkadaşıyla sabah havalimanında bindikleri taksi şöförünün kadın olmasından bahsederek başlayan ILO Türkiye Ofisi Direktör Vekili, Program ve İdari İşler Sorumlusu Özge Berber Ağtaş, “Beni gerçekten çok sarstı onu söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Gerçekten çok alışık olmadığımız bir durum. Kadınlar daha çok belirli sektörlerde yoğunlaşıyorlar, istihdam edilebildikleri zaman tabii ki. Bir taksi şoförü genç bir kadınla karşılaştığımız zaman tabii ki uykumuz açıldı. Sonra hikâyesini anlatmasını istedik. Tabii ki Hilal hanım da hayatı çok zor dönemeçlerden geçmiş bir kadın. Bugün havalimanında bin belki iki bin taksi şoförünün çalıştığı bir yerde tek bir kadın taksi şoförü olarak hayatını sürdüren birisi. Dolayısıyla aslında bu raporun ortaya çıkardığı sonuçlar sonra gündelik hayatta karşılaştığımız o kadın deneyimleri bize hem daha yapılacak çok işimiz olduğunu gösteriyor. Ama öte yandan de umut veriyor. Bu araştırmanın bu anlamda daha da önemli olduğunu düşünüyorum” dedi. KADINLARIN EMEK PİYASASINA KATILMASI ÇOK ÖNEMLİ UNDP Avrupa ve BDT İstanbul Bölge Ofisi Direktörü Rastislav Vrbensky ise İTÜ’de bir yıl önce de çalışmalar yaptıklarını bahsederek, “Oturup çeşitli düşünceler geliştirmiştik İstanbul Teknik Üniversitesi’yle beraber. Kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi son derece kilit bir önem taşımaktadır. Aynı zamanda kadınlar eşit haklara kavuşturulması anlamında önemlidir. Hem sosyal hem de kültürel bariyerlerin bu anlamda kaldırılması gerekmektedir. Türkiye’de kadınların emek piyasasına katılması çok önemli bildiğiniz gibi kadınlar her ne kadar çalışmaya başlasalar dahi evlilik ve çocukların dünyaya gelmesiyle bu alandan çıkmaktadırlar. Dolayısıyla burada sadece kadınlar için değil aynı zamanda erkekler için de daha esnek çalışma imkanlarının yaratılması önemlidir. Bu rapor ilginç bulgulara ışık tutuyor. Türkiye’deki sosyal bakım hizmetlerinin önemine ve bunların kalitesine ışık tutuyor” dedi. BU KANUNUN, MEVZUATIN PROBLEMİ DEĞİLDİR Araştırma konusunun son derece önemli olduğuna dikkat çeken UN Women Avrupa ve Orta Asya Direktörü ve Türkiye Temsilcisi Ingibjorg Gisladottir ise “Özellikle sosyal bakım hizmetleri bakımından sadece çalışan anne ve kadınlar açısından değil aynı zamanda devlet bütçesi için de önemli. Burada bizim olma noktamız bütün bu hizmetlerin hem ailelere hem de topluma katkıda bulanacağıdır. Bunlar açısından da önemlidir. Bütün bu faktörler bizim bu araştırmalara nasıl yaklaşmamız gerektiğini göstermektedir. Biz 24 ülkede bu tür çalışmalar yürütmekteyiz. Bizim amacımız cinsiyete dayalı eşitliği sağlamak ve kadınları güçlendirmektir. Bu çok basit gibi geliyor. Son derece çetin ve önemli bir görevdir. Bu kanunun, mevzuatın vs problemi değildir aynı zamanda başka toplumsal bariyerlerin de ortadan kaldırılması gerekmektedir ve böylece kadınlar toplumda eşit haklara kavuşabileceklerdir” dedi. ERKEN ÇOCUKLUK BAKIMI VE OKUL ÖNCESİ EĞİTİME YAPILAN YATIRIMLAR 719 BİN YENİ İŞ YARATABİLİR Açılış konuşmalarının ardından İTÜ Bilim Mühendis ve Teknolojide Kadın Araştırmaları ve Uygulama Merkezi (İTÜ BMT-KAUM) Müdürü Doç. Dr. İpek İlkkaracan, Yardımcı Doç. Dr. Tolga Kaya ve Levy Ekonomi Enstitüsü’nden Dr. Kijong Kim tarafından “Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımının İstihdam, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği” raporunun sunumu gerçekleştirildi. Rapor, sosyal bakım hizmetleri sektörüne yapılan kamu yatırımlarının kadın emek arzına etkisinin ötesinde talep tarafındaki ekonomik gerekçelerini de değerlendiriyor. Araştırma, Türkiye’nin erken çocukluk bakım ve okul öncesi eğitim kurumlarına kayıt oranlarında OECD ortalamasına ulaşmak için gündüz bakım merkezleri ve anaokullarına yapılacak ek 20,7 milyar TL’lik bir kaynak tahsisinin sağlayacağı yeni istihdam fırsatlarını, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği, gelir ve yoksulluk etkilerini değerlendiriyor. Erken çocukluk bakımı ve okul öncesi eğitime yapılan yatırımların 719 bin yeni iş yaratabileceği belirtiliyor. Yapılan tahminlere göre, erken çocukluk bakımı ve okul öncesi eğitime yapılacak bu büyüklükteki bir yatırım, inşaat sektörüne yapılacak eşit oranda bir harcamadan 2,5 kat daha fazla istihdam sağlayabilir. Ayrıca erken çocukluk bakımı ve okul öncesi eğitime yapılacak ek harcamalarla bu sektörde ve dolaylı yollardan diğer sektörlerde yaratılan işlerde kadınların payı %73, inşaat sektöründe ise sadece %6 olarak tahmin ediliyor.