Mehmet AKTARAN / İstanbul, (DHA) - HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kendisi hakkındaki sözlerini eleştirerek, "Ben 'Taksim işçinin, bizim Kabe'mizdir' demedim. 'Bazı şeyler mekanla bağlıdır' dedim. 'İşçi katliamını, 1977 katliamını Taksim dışında anamazsınız' dedim. Ve siz bir Müslümana 'Kabe dışında bir yere hacı olmaya git derseniz, hakaret etmiş olursunuz' dedim" şeklinde konuştu. Demirtaş, akşam saatlerinde Kurtuluş'taki İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nı ziyaret etti. Burada bir konuşma yapan Demirtaş, önce 1 Mayıs tartışmalarına değindi. Demirtaş, “İşçi ve emekçiler elbette ki 1 Mayıs'ı bayram tadında, bayram havasıyla her yerde kutlamak isterler. Bu onların en doğal hakkıdır. Kazanılmış haklarıdır. Kendilerine lütuf olarak verilmiş, hediye, armağan olarak verilmiş bir gün de değildir. Bütün dünyada işçiler, emekçiler 1 Mayıs'ı çok ağır bedeller ödeyerek direniş günü haline getirmişlerdir. Ve Türkiye'de de yasal olarak resmi tatil ilan edilmesi öyle lütuf şeklinde olmamıştır. Çok büyük bedellerle, direnişlerle bugünlere gelinmiştir. Ve Taksim Meydanı bunun sembolüdür. 1977 Taksim işçi katliamı orada gerçekleşmiştir çünkü..." dedi. KÂBE TARTIŞMASI... Başbakan Davutoğlu'nun bugün mitingte kendisini hedef alan açıklamalarda bulunduğunu anlatan Demirtaş, şöyle konuştu: “Ben dün, 'Mekanlar bazı şeylerle doğrudan ilintili ve bağlantılıdır' dedim. Bunu şu şekilde ifade ettim: 'Siz bir Müslümana 'Başka bir yere git, hacı ol' diyemezsiniz. 'Onun Kâbe'ye gitmesi lazım' dedim. 'Taksim'de de anma yapılacaksa, bizzat Kazancı Yokuşu'nda, o insanların öldürüldüğü, katledildiği yerde yapmanız lazım. Bazı şeyler mekanla doğrudan bağlıdır' dedim. Bugün ne yaptılar? 'Efendim Demirtaş Taksim Kâbe gibidir, bizim Kâbe'mizdir' demiş. Şimdi Başbakan, biraz önce mitingde aynen bu şekilde söylüyor. Bu ülkenin Başbakanı. 'Ey Demirtaş, senin inancın nedir bilmeyiz ama, biz Kâbe'ye şirk koşulmasına izin vermeyiz' diyor. Benim inancımı veya bizim inancımızı sorgulama yetkisi bir başbakanda değildir. Benim Müslümanlığımı sorgulama yetkisi sende değildir. Sayın Davutoğlu, sen kendini ne zannediyorsun? Benim imanımı, inancımı, inanıp inanmadığımı sorgulama hakkı ve yetkisi, haddi sende değildir. İkincisi; bir çarpıtmaya veya yalana sarılarak seçim kampanyası yürüteceksen, bak senin o yalan konusundaki en büyük ustan bile bunu başaramadı. Çok denedi ama başaramadı. Çarpıtma ustasıdır. Yalan ustasıdır. Git ona bir sor bakalım yapabildi mi, başarabildi mi? Başaramazsınız. Yalana sarılarak bu işleri yapamazsınız. Ben 'Taksim işçinin, bizim Kâbe'mizdir' demedim. 'Bazı şeyler mekanla bağlıdır' dedim. 'İşçi katliamını, 1977 katliamını Taksim dışında anamazsınız' dedim. Ve siz bir Müslümana 'Kâbe dışında bir yere hacı olmaya git' derseniz, hakaret etmiş olursunuz' dedim. 'İşçiye de Taksim'i yasaklamayın. Burada ansınlar. Çünkü o işçilerin kanı orada döküldü' dedim. Ama iki gündür AK Parti'nin maaşlı ve saldırdıkça prim alan gazetecileri utanmadan, sıkılmadan bunu yazıyorlar. Ve bir ülkenin başbakanı hedef gösterecek şekilde sözlerimi çarpıtarak, din üzerinden siyaset nasıl yapılır, sömürü nasıl yapılır, onun örneklerini sergiliyor. Ve bizim Diyarbakır'dan müftü adayımız varmış; 'Ey müftü bunların peşinden nasıl gidiyorsun?' diyor. Çok şükür bizim müftü adayımız da var, sosyalist adayımız da var. Çok şükür bizim hiç hırsız adayımız yok. Sen hırsızları da alıp iktidarı terk edeceksin. Ahmet Hoca, Başbakanmış gibi davranma lütfen. Sırıtıyor çünkü. Başbakan olamadın, olamayacaksın. Bakanlar Kurulu'nu bile istediği zaman toplayamayan birisin. Yapma. Meydanlarda öyle sesini yükseltip bağırıyormuş gibi yaparak, taklit yaparak siyaset yapılmaz. Lütfen küçük düşürme kendini. Bir akademisyen olarak sana bir saygımız var. Ama başbakan olmadın, olamayacaksın. 8 Haziran'da da o koltuğu bir daha göremeyeceksin."