ANKARA, (DHA) - BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nde, AK Parti İletişim Merkezinin (AKİM) 2 Milyon Gülen Yüz Ödül Töreni'nde konuştu. Davutoğlu, "Evet diyen Sayın Tuğrul Türkeş'e huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Bütün bu baskılara karşı, Anayasa'nın gereğini, siyasi ahlakın ve böyle bir kritik dönemde devlet adamı ahlakının gereğini gösterdiği için Sayın Türkeş'e bir kez daha teşekkür ediyorum. Büyük baskı altına alındı, dirayetle direndi. Dün kendisiyle görüştüğümde de ifade ettim. Böyle dönemler, ağır sorumluluk alma ahlakına sahip olup olmayanları da ortaya koyar" dedi. "GERÇEK ANLAMDA SİYASİ NEZAKET DERSİ VERDİĞİMİZE İNANIYORUM" 7 Haziran sonrası kritik bir süreçten geçtiklerini belirten Davutoğlu, "Bu kürsüden yaptığı değerlendirmede, milletimizin verdiği mesajın üstünde mesaj olmadığını ifade etmiştim ve şu taahhütte bulunmuştum 'Türkiye'yi hükümetsiz bırakmayacağız.' Dün yapılan yorumları gördüğümde, milletimizin bu iki buçuk ayı nasıl iyi değerlendireceğine idrak ettim. Hiçbir zaman siyasi ahlak çizgisinden ayrılmadık. 7 Haziran'ın gecesinde bu genel merkezde balkon konuşmasında ülkeye yönetim boşluğu yaşatmayacağız ve herkesle görüşeceğiz dedik. Her kapıyı çaldık ve gerçek anlamda siyasi nezaket dersi verdiğimize inanıyorum. 13 Temmuz'da Kılıçdaroğlu ile görüştüğümde hükümet oluşumu için zemin yoklama kararı aldık. Ekiplerimiz birlikte çaba sarf ettiler. Tekrar oturduk koalisyon ihtimali üstüne konuştuk. Şimdi o görüşmelerde son derece seviyeli yürüyen istişarelere rağmen yapılan yorumlar dolayısıyla görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Eğer görüşmeler esnasında AK Parti'nin dış politikası 180 derece değişmelidir denirse, oradan bir zemin olmayacağı ortaya çıkar. Bunu da Kılıçdaroğlu ile açık şekilde paylaştık. koalisyon hedefiyle masaya oturduk. Bu ihtimalin azlığı ortaya çıktığı zaman da gelin birlikte seçim hükümeti, kapsamlı reformlar yapacak bir hükümetle seçime gidelim dedik. Ama şimdi bize koalisyon teklifi yapılmadı demek vakaya aykırıdır" diye konuştu. "ONLARIN TELEFONLARI KAPILARI DEĞİL, GÖNÜLLERİ KAPALI" Davutoğlu, şunları söyledi ; "Bahçeli, yaptığımız 4 teklife de hayır diyeceğini ilan etmiştir. Herhalde bu söylediğimin gerçek dışı olduğunu söylemeyecektir. Terörle mücadele bağlamında, açık bir şekilde 'Sayın Başbakan sizinle bir koalisyon kurmayız. Seçim hükümeti kurmayız. Azınlık hükümetine destek vermeyiz. 4, erken seçim teklifi gelirse buna da hayır.' Yani Meclis içindeki bütün formüllere hayır diyen Sayın Bahçeli'dir. 'Gelin beraber hayırlı bir yola çıkalım' dedim ama o ise her yola 'hayır' dedi. 45 gün doldu, Sayın Cumhurbaşkanı erken seçim için TBMM Başkanı ile istişare ederek erken seçim kararı aldı. Birden fırtınalar koptu. Sanki her çabamıza 'hayır' diyen kendileri değilmiş gibi Anayasa'nın hükmünün uygulanmasına karşı çıktılar. Arkadaşlar bu Anayasa'yı biz yazmadık. 114 ve 116 ne der? Eğer TBMM'den bir hükümet çıkmamışsa, 45 gün içinde gerçekleşmemişse bunlar erken seçime gidilir. Madem Cumhurbaşkanımızın böyle bir karar almasını istemiyordunuz niye birlikte bir çözüme evet demediniz? Ağzımızdan diğer siyasi parti genel başkanlarını rencide eden bir söz çıkmamıştır. Diğer siyasi parti mensuplarını rahatsız edecek tek bir söz kullanmamışızdır. Ne senaryolar yazdı gazeteler, TBMM Başkanı seçileceği zaman. 'AK Parti hiçbir zaman siyasi hileye başvurmaz' dedik. Bahçeli'ye ayrılırken yine dedim, 'Sizin adınıza hiçbir şeyi yanlış söylemek istemem' dedim. 'Şunları şunlara hayır dediniz, teyit ediyor musunuz dedim. 'Evet' dedi. Ne dediler 'bizi aramayın telefonlarımız kapalı' dediler. 'Bizi aramayın görüşmeyiz' dediler. Benim ağzımdan hayır dedikleri için sayın Bahçeli'ye, Kılıçdaroğlu'nu aramayacağım diye bir söz duydu mu kimse? Millet şahit. Daha pazar gününden itibaren bizi ve vekillerimizi aramasınlar. Yüz yüze görüşülmeyecek dendi. Biz siyasi nezaketi biliriz. Biz eğer bu sözler sarf edilmemiş olsaydı benim niyetim öncelikle dört siyasi partinin genel başkanına, birlikte oturalım erken seçim hükümetini müzakere edelim demekti. Olmayacaksa her biriyle ikili görüşme yapmaktı. Yada telefon görüşmesi yapmaktı. Ama yapılan açıklamaları herkes biliyor. Telefonlarımız kapalı, kapılarımız kapalı. Sadece rencide edileceğimi bile bile telefon etmemi kim bekleyebilir? Arkadaşlar onların telefonları kapıları değil, gönülleri kapalı gönülleri. Anayasa hükümet kurulması talimatını veriyor. Oyun şuydu. AK Parti bir başka partiyle baş başa gelecek, seçim boyu bunu istismar edecekler. Böyle istismar hesaplarıyla yola çıkanlara millet yüz verir mi? Bütün bu tablo ortaya çıkınca, arkadaşlar hiçbir yola ben üzerinde derinlemesine çalışma yapmadan çıkmadım." "KABUL EDİP ETMEMEK ONLARIN İRADELERİDİR" Davutoğlu, "Anayasa diyor ki, partililere teklif yapılır. 114-116 bölümü açık. Eğer partililere teklif yapılmazsa, grubu bulunan partiler oranları nispetinde TBMM tarafından tarafımıza bildirilir, biz de teklifte bulunuruz. TBMM'den yazıyı aldık. Hangi partiye kaç bakanlık düştüğü. Biz bu teklifi yapmazsak, zaten bağımsız atayamayız. Anayasa önce partililere teklif edeceksiniz, onlar hayır derse bağımsız atayacaksınız diyor. Ben istemez miydim bu isimleri genel başkanlarla müzakere edeyim Milletten onay almış her vekil, siyaseten bize karşı duruşa sahip olsa dahi, onurludur. Ama onlar böyle davranmadı. Baskı oluşuyordular. Kabul ederseniz, ahlaksız siyasete ortak olursunuz dediler. Güneş Motel gibi çirkin benzetmeler yaptılar. Bunu yapanlara sesleniyorum, onu kimin yaptığı belli. Güneş Motel CHP'nin bir ürünüdür. Rahmetle anıyorum Sayın Ecevit’i ama. Onun genel başkanlığında Güneş Motel yaşanmıştır. Bu çerçevede, isimlerden herkesin göreceği gibi 550 vekil arasında bakanlığı hakkında yerine getirecek isim vardır belki. Tecrübesiyle birikimiyle isimlere ağırlık vermeye çalıştık. Hiçbir partinin içişlerine karışmadık, karışmayacağız. AK Parti'nin içinde bir sürü dedikodu çıkaracak şekilde kampanya çıkarmaya çalışanlar bilsinler ki buna asla zemin vermeyiz. Bu teklifleri dün yaptık. Hepsine teşekkür ediyorum, cevap vermiş olanlara. Kabul edip etmemek onların iradeleridir" diye konuştu. TÜRKEŞ'E TEŞEKKÜR Davutoğlu, "Evet diyen Sayın Tuğrul Türkeş'e huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Bütün bu baskılara karşı, Anayasa'nın gereğini, siyasi ahlakın ve böyle bir kritik dönemde devlet adamı ahlakının gereğini gösterdiği için Sayın Türkeş'e bir kez daha teşekkür ediyorum. Büyük baskı altına alındı, dirayetle direndi. Dün kendisiyle görüştüğümde de ifade ettim. Böyle dönemler, ağır sorumluluk alma ahlakına sahip olup olmayanları da ortaya koyar" dedi. "TARİH BİR BAKANLIK GÖREVİNİ YAPMAKTAN KAÇANLARI DA YAZACAK" Davutoğlu, "Sayın Bahçeli dün yaptığı açıklamada, bu tavrı tarihin yazacağını söylüyor. Tarih, sorumluluktan kaçanları da yazacak. Tarih, millet beka mücadelesi verirken 'Hayır, hayır, hayır' diyenleri de yazacak. Kahramanca şehit düşen Mehmetçiklerimiz mücadele ederken, bir bakanlık görevini yapmaktan kaçanları da yazacak. Mehmetçiğin kanları üzerinden siyaset yapanları, istismar edenleri de yazacak" diye konuştu. KILIÇDAROĞLU'NA ÇAĞRI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na çağrıda bulanan Davutoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu'na bir çağrıda bulunmak istiyorum burada. Günlerdir bize siyasi ahlaktan bahsedenler, bir CHP milletvekilinin irfan, ahlak sahibi bir genç hanımefendiye dönük yaptığı çirkin iftira konusunda sessiz kalıyorlar. Cumhurbaşkanımızın kızı Sayın Sümeyye Erdoğan'a dönük olarak yürütülen bu alçakça kampanya her şeyden önce siyasi ahlaksızlığın en çarpıcı örneğidir. Sayın Sümeyye Erdoğan sadece Cumhurbaşkanımızın kızı değildir. Daha genç yaşında, ahlakıyla irfanıyla onurlu bir Türk hanımıdır. Ona yapılan hakaret, bütün genç hanımlara yapılmıştır. Nerede kadın hakları savunucuları? Nerede STK sözcüleri? Nasıl bir karabulut çözmüş ki üstlerine, böyle ağır bir hakaret yapıldığında sessiz kalır. Sayın Kılıçdaroğlu ile son iki buçuk aydır görüşmeler yaptık. Ailelerimizden bahsettik. Şimdi kendisine sesleniyorum. Bu milletvekilinin haddini siz bildirin. İnsanların aileleriyle, siyasilerin aileleri üzerinden oyunlara kalkışanların haddini siz bildirin. Ama siz bildirmezseniz biz had bildirmeyi de biliriz. Şimdi bu ağır sorumluluğu bir taraftan yürüteren, ben Kılıçdaroğlu’nun çocuklarından birine hakaret edilirse şuradan söylüyorum, ilk ben savunacağım. O gün konuştuğumuzda, bizim hayatımızdan nasıl etkilendiklerini karşılıklı olarak dile getirmiştik. Peki bizim için geçerli olan sayın Cumhurbaşkanımız ve Sümeyye Erdoğan için geçerli değil mi? Rakip siyasi partilerin genel başkanları olabiliriz ama hepimiz insanız, hepimiz insanız, hepimiz insanız. Bütün genel başkanlara sesleniyorum. Gelin hep beraber siyasi ahlak dersini birlikte yapalım. Kılıçdaroğlu’ndan beklentim bu konuda sesini yükseltmesidir. Önemli olan onurlu türk hanımlarının bir hakarete maruz kalması. Hepimiz sesimizi yükseltmeliyiz" dedi.