Mustafa SARIİPEK / MUĞLA, (DHA)- ÖZEL Çevre Koruma Kurumu'nun (ÖÇK) kurulmasında önemli rol oynayan, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın danışmanı Can Pulak Muğla'nın Kapıdağı Yarımadası'ndaki Dalaman İlçesi'ne bağlı Bedri Rahmi (Taşyaka), Küçük Sarsala, Akbük ve Göbün koylarının Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 29 yıllığına kiralanması yanlışından dönülmesi gerektiğini söyledi. Göcek'te iki koyla ilgili verdiği sözün dönemin Orman Bakanı Osman Pepe'yi koltuğundan ettiğini söyleyen Pulak, "Bu koylarda çalışan Yörük çocukları var. Bunlar yıllarca küçük baraka cinsi lokantalarda hizmet verdiler. Turistler de bundan inanılmaz keyif alırlardı. Turist lüks lokantalara değil doğaya geliyor. Doğal yaşam istiyorlar. O köylü, Yörük çocuklarına kıymayın" dedi. 2005 yılı Ağustos ayında, Etibank ile Ayten koylarının kiraya verilmesi kararı üzerine Göcek'te düzenlenen eylemde biraraya geldikleri dönemin Orman Bakanı Osman Pepe'nin "Koyların kiralanmasına neden karşı çıkıyorsunuz? Her yer güzelleşecek, yeni yatırımlar yapılacak, turizm burada daha da gelişecek" diye sorduğunu aktaran Can Pulak, "Kendisine düşüncelerimi anlattım. Bunun üzerine beni Bodrum'dan helikopterle aldı, bölgeyi birlikte gezdik. Bütün bilgileri verdim. Gerçekleşen ihaleleri iptal etmek isteyince görevden alındı. Daha sonra yerine gelen Bakan Veysel Eroğlu bu ihaleleri yeniden gerçekleştirdi" diye konuştu. "GÖCEK'TE YASALARI DELME FAALİYETLERİ GELİŞTİ" ÖÇK'nın kurulmasını sağlarken buna en büyük etkenin Göcek olduğunu vurgulayan Pulak, "Üzüntüyle altını çizmek istiyorum ki ÖÇK kararları son yıllarda ciddi şekilde delindi. Göcek gerçekten mücevher değerinde bir yer. Halen de bu özelliğini fazla kaybetmiş değil ama böyle giderse 3-4 yıla kalmaz orası iç deniz olması nedeniyle temizlenmesi de çok güç olduğundan Haliç'e dönebilir. ÖÇK Bölgeleri'nde son yıllarda tek tek bazı olaylar çıkıyor. 'Turizme açılıyor' adı altında en güzel yerler ihale ediliyor, yapılaşmaya açılmak isteniyor. Bunun yakın örneğini İztuzu'nda yaşadık. Allah'tan devlet yaptığı yanlışı fark etti ve orada yapılan ihale iptal edildi. Bu durumda olan pek çok yer var. Bir yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, diğer yandan da Muğla Büyükşehir Belediyesi bazı iskeleleri alabilmek için uğraşıyor. Bölgede durup dururken bir huzursuzluk çıkartılıyor. Korumamız gereken güzellikler üzerinde gürültüler çıkartıp huzursuzluk yaratıyoruz. Göcek, aşağı yukarı son 10 yıla kadar çok iyi korunurken şimdi yasaları delme faaliyetleri gelişti" diye konuştu. "GÖCEK'TEKİ ORTAK AKIL BUNDAN SONRA BİR TEK TUĞLA KONULMAMASI" 10 gün önce Göcek'i yeniden gezdiğini ve inanılmaz değişiklikle karşılaştığını aktaran Pulak, "'Otel sahipleri binayı elden geçiriyorum' diyerek, inşaat alanlarını genişletmiş. Tahsisle verilen marina da bitirildikten sonra başkasına satılmış. Devletin bu güzel yerlerini tahsis ediyoruz. Bu insanlar burayı yapıp, başkasına satarak bir de aradan para kazanıyorlar. Bu mudur akılcılık? Burada bir değişiklik yapmak istiyorlarsa orayı o yörede yaşayanlara, sivil toplum örgütlerine veya bu konulardan anlayan uzmanlara danışarak ortak bir noktada buluşup vermeliler. Göcek'teki ortak akıl, buraya bundan sonra bir tek tuğla dahi konulmaması. Bu olursa Göcek artık elden çıkar. Ben dünyayı gezdim ama inanın Göcek koyları kadar güzelini görmedim. Bakir ve inanılmaz güzellikte. Bu yüzden zaten koruma işine ilk Göcek'ten başladım" dedi. "TURİST LÜKS LOKANTALARA DEĞİL DOĞAYA GELİYOR" Pulak şöyle devam etti: "Bu koylarda çalışan Yörük çocukları var. Bunlar yıllarca küçük baraka cinsi lokantalarda hizmet verdiler. Turistler de bundan inanılmaz keyif alırlardı. Turist lüks lokantalara değil doğaya geliyor. Doğal yaşam istiyorlar. O köylü, Yörük çocuklarının ayranlarını, çökeleklerini ve denizden tutulmuş yeni balıklarını yemeyi yani o hayatı istiyorlar. Zaten bunun için geliyorlar. Şimdi biz çocukları oradan sürmek için orayı ihaleye çıkartıyoruz. Bu haksızlık. Yıllardır orada o insanlar ayrıca bekçilik de yapıyorlar. Yapılacak tek şey orayı ihaleye verip onları ekmeklerinden etmek yerine devletin o çocuklara yardım etmesi gerekir. Kredi mi verir, destek mi olur artık onu devlet belirlesin. Bunu yapmazlarsa size şimdiden söylüyorum o yöreyi büyük bir tehlike bekliyor. İnsanların ekmekleriyle oynamamak gerekir. Göcek'in güzelliklerini de bozmamak gerekir. Eğer, bozarsanız da her şeyin bir bedeli vardır. Yarın gelir birisi ormana bir kibrit atar farkında bile olmazsınız. Türkiye bunları yaşadı. Aldığımız koruma kararları acımasız olursa bunların örneklerini çok gördük. O insanlarla diyalog kurmak gerekir. Parayı veren oraya gelip yıkıp, dökmesin. Oraların bakirlikleri kalsın. Bu ihaleler durmalı." "İŞ BİLEN BÜROKRAT KALMADI" Bakanlıklar değişik çatı altına girdikçe iş bilen bürokratların kalmadığını da belirten Can Pulak, bürokraside çevrecinin kolay yetişmediğini söyledi. Çevre Bakanlığı'nın her gün ayrı bir bakanlığın şemsiyesi altına girdiğini vurgulayan Pulak, "Bürokratlar da ambale olmuş durumda. Yıllarca Türkiye'nin çevresinden sorumlu olan Orman Bakanlığı ve bürokratların çoğu da onlarla çalışıyordu. Şimdi çevre Şehircilik Bakanlığı'na geçti. Personel ormanda kaldı. Şehircilik Bakanlığı'nda da bu işlerden anlayan insan yok. Bu işleri bilen bürokrat kalmadı. Hiç birimizin oradan menfaati yok. Buraları gelecek nesile taşımak için konuşuyoruz. İnsanlar gelir gider ama Göcek gibi yerler giderse geri gelmez. Şartnamede, '200 metrekarelik prefabrik ev yapılabir' deniliyor ama devletin verdiği sözleri pek tuttuğunu görmedim. '200 metrekare' derler, siyasi baskı gelir 300 metrekare olur. Dava açarlar yer yeterli değil deyip 400 metrekare yapmak isterler. Mevcut yerler zaten yetiyor. Gelenler binalarda oturmuyorlar, teknelerinde kalırken gelip masalarda balıklarını yiyorlar. Kapalı yere ihtiyaç yok. Sadece yemek yapılacak kapalı alana ihtiyaç var o kadar. 150-200 metrekarelik projeleri o zamanlar Orman Bakanlığı'na ben çizdirmiştim. Çok şirin şeylerdi. ÖÇK'da güzel planlar çizdi. Hatta bazı bölgelerde bunları yaptırdı bile. Bunlara bakılarak benzerleri yapılabilir. Oranın düzenini bozmasınlar. Turizm sezonuna da giriyoruz bu yanlışlıktan dönülmeli. Sadun Boro'nun da Fatih Çekirge ve Meriç Köyatası'nın da görüşleri benim gibi. Ne olur dokunmayın buralara" diye konuştu.