Ramazan İMRAĞ/CİZRE (Şırnak), (DHA) - ŞIRNAK'ın Cizre İlçesi'ne gelen aralarında yazar, akademisyen, polikitacılarında bulunduğu Barış İçin Kadın Dayanışma Grubu, sokağa çıkma yasağı sırasında çatışmaların yaşandığı mahallelerde incelemelerde bulunup, vatandaşlarla görüştü. Aralarında akademisyen, avukat, yazar, iş kadını, doktor, yapımcı, politikacı, sinemacı ve eczacıların bulunduğu 22 kişilik Barış İçin Kadın Dayanışma Grubu bugün 8 gün sokağa çıkma yasağı süren Cizre'ye geldi. HDP Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat, Batman Milletvekili Ali Atalan, Siirt Milletvekili Hatice Seviptekin ve Şırnak Milletvekili Aycan İrmez ile görevden uzaklaştırılan Cizre Belediye Başkanı Leyla İmret'in de eşlik ettiği kadın heyeti, ilk olarak çatışmalarda hayatını kaybeden sivil vatandaşların ailelerinin kurduğu taziye evlerini ziyaret etti. Kadınlar, daha sonra Sur ve Nur Mahallesi'nde incelemelerde bulundu. "BU TOPRAKLARDA İNSANLARA REVA GÖRÜLEN ZULMÜ ARTIK BİLİYORUZ" Yaklaşık bir saat süren inceleme ve araştırmaların ardından HDP ilçe binası önüne gelen kadınlardan yazar Oya Baydar, politikacı Nesrin Nas ve Gülseren Onanç kısa birer konuşma yaptıktan sonra gazetecilere bir basın bildirisi dağıtıldı. Bildiride, şöyle denildi: "Biz Batı'da yaşayan kadınlar, Cizre'ye acıları paylaşmaya, yüreklerimizi ortaklaştırmaya, kardeşlerimize ulaşmaya, şimdi hepimiz Cizreliyiz, demeye geldik. Bir zamanlar çoğumuz bilmiyorduk, görmüyorduk, inanmıyorduk, bu topraklardaki insanlara reva görülen zulme; ama artık biliyoruz, her şey gözümüzün önünde oluyor. Artık kimsenin 'bilmiyordum' deme hakkı ve de mazereti yok. Kurşunlananların, hastaneye götürülemeyenlerin, ölüme terk edilenlerin, bebeklerin, çocukların, defnedilemeyen cenazelerin, günlerdir süren karanlığın, korkunun acısını içimizde duyarak geldik. 'Yeter artık! Bu acılar, bu lanetli savaş, bu zulüm dursun' çığlığını, seslerimizi birbirine katarak, ellerimizi sımsıkı kenetleyerek, Cizre'den bütün Türkiye'ye duyurmak umuduyla geldik. Siz susuzken biz de susuz kaldık, siz uyumazken biz de rahat uykular uyuyamadık. Sanmayın ki acınızı duymadık, umursamadık, sanmayın ki birlikte ağlamadık. Bu savaşa, bu zulme sebep olanlara gücümüz yettiğince, yeter demeye, durun demeye geldik. Şimdi acıları paylaşıyoruz, barış için el ele verirsek, sevinçleri paylaşacağımız günler de gelecek. O günlere Cizre kadar İstanbul'un, İzmir'in, Antalya'nın, bütün ülkenin hasreti var. Hasretimizi ortaklaştırmaya geldik. Herkese çağrımız var. Cizre'ye, Şırnak'a, Silvan'a, Lice'ye uzak, sessiz kalmayın, gelin, gelemiyorsanız olduğunuz yerden barışa, dayanışmaya el verin. Barışa, dayanışmaya hepimizin ihtiyacı var. Yarın çok geç olmadan, hemen, şimdi." BAYDAR: BİRSAVAŞ YERİ GİBİ, BİR ORDU GİRMİŞ GİBİ Gazeteci-yazar Oya Baydar ise, yaptıkları incelemede her şeyin gözler önünde olduğunu, gördükleriyle bir kanaate varılabileceğini belirterek, şöyle dedi: "Daha çok az şey gördük. Gördüklerimiz bille bize yeti. Bir savaş yeri gibi, bir ordu girmiş gibi. İşte akrepler, kobralar, şunlar bunlar. Cizre halkını gördük, en önemlisi zaten bizim buraya geliş nedenimiz de Cizre halkı için, biz sizinleyiz, biz sizinle birlikte ağlıyoruz,birlikte bu işi başaracağız, birlikteyiz demek için. Nedenimiz bu. Şimdi asıl, belki büyük olayların olduğu mahallelere gidiceğiz. Yanı sanıyorum ki bunun yaralarının sarılması gerçekten zaman alacak. Çok zor olacak. Bu yaraların sarılması için biz bölge dışından gelenlerin, Batı'dan gelenlerin yüreklerimizi gerçekten buralara, sadece Cizre için değil, Cizre bir sembol. Yani hepimiz Cizreliyiz diyebilmeliyiz. Bir el uzatmalıyız. Ailerle görüştük, çok acı bir şey, biz kadınız. Başbakan Davutoğlu'nun Cizre'deki hiç kimse ölmemiş demesi, belki mankenlerdir. Bize gösterilen yani bu kadar. Göz göre göre böyle yalan söylenemez, artık herkes biliyor, herkes görüyor, böyle yorumlarsa da bunu bilmeyen kimse kalmadı."