Taner YENER/İSTANBUL,(DHA) BİRLEŞMİŞ Milletler (BM) , 2012 yılında 20 Mart gününü Dünya Mutluluk Günü olarak ilan etti. Iki senedir pek çok ülkede 20 Mart haftası bu konunun önemine dikkat çekilmeye çalışılıyor. Bu kapsamda Sabancı Center Konferans salonunda “İş’in Sırrı Mutluluk Konferansı” gerçekleştirildi. Konferansa, farklı konularda uzman yabancı ve yerli konuşmacılar ile birçok şirket ve kurumdan üst düzey davetli katıldı. Konferansın açılışında konuşan Sabancı Holding’in İnsan Kaynakları Grup Başkanı Neriman Ülsever, “İş hayatında biz zeki olmayı konuştuk. Akıllı olmayı konuştuk, çalışkan olmayı konuştuk. IQ konuştuk ama çok az duyguları konuştuk. Bugün işte mutluluğu tartıştığımız bir yerde buna ev sahipliği etmek benim için gerçekten gurur verici. Burada gerçekten bu ülke için, iş hayatı için yeni bir başlangıç yapıyor bu genç arkadaşlarım” dedi. İŞ YERİNDE MUTLULUK TEMEL BİR KAVRAM "İş'te mutluluk" başlıklı bir sunum yapan, mutluluk alanındaki çalışmalarıyla tanınan Danimarkalı Alexander Kjerulf da Türkiye’ye konuşma yapmak için çok geldiğini ve her seferinde çok etkilendiğini belirterek, şunları söyledi: “Türk iş dünyası çalışanlarının mutlu olmasını istiyor. Bu gerçek beni hep etkiledi. Çalışanlarının hep mutlu ortamda çalışmasını istiyor. Bu müthiş bir şey bundan mutluluk duyarım. Zorlukları da var biliyorum. Finansal durumlar zor, dünya ekonomisi zor pek çok rekabet var. Yani aşmaları gereken çok zorluklar var tabii ki, insanlar yoğun ve uzun saatler çalışıyor Türkiye’de bu çok ta iyi bir şey değil tabiî ki. Biraz otoriter liderlik tarzınız var burada, size eleştiriyorum tabii ki. İş yerinde mutluluk nedir, bunu konuşmaya geldik. İş yerinde mutluluk için uygulayacağız araçlar da var. Son 12 yıldan beri yaptığım şeyler içinde büyük bir avantajım var. Buda şu ben Danimarkalıyım. Kopenhag’da yaşıyorum. Dünyadaki değişik ülkelere baktığınız da görüyorsunuz ki Danimarka’da iş yerinde mutluluk düzeyi en yüksek ülke. Danimarkalılar mutlu, çeşitli ülkelerde yapılan araştırmış araştırmanın sonucunda Danimarka en mutlu ülke olarak birinci, İskandinav ülkeleri arkasından Norveç, İsveç daha sonra geliyor. Burada önemli olan şey İsveç’i geçtik. Neden Danimarka’da çalışanlar Dünyada çalışanların en mutlusu? Bunun belki pek çok açıklaması var ama Danimarkada bir kelime var o da ‘iş yerinde mutluluk’… İş mutluluğu… Aslında Danimarka’da iş mutluluğu beklenen bir şey. Bir Danimarkalı olarak, gitmek istediğiniz bir iş, iyi meslektaşlarınızın, iyi patronlarınızın olduğu, iyi çalıştığımız, iyi iş yaptığınız bir iş yeri biz bunu bekleriz. Dünyanın geri kalan kısmında bu iş böyle değil. İş’te mutluluk sadece hoş bir şey değil, bir lüks değil olması gereken bir şey. Onun için Türkiye’de bunu arttırmak istiyoruz. İş mutluluğunu arttırmak istiyoruz. İş yerinde mutluluk demek çalışırken duyduğunuz mutlu olmak demek. Yaptığınız iş size nasıl bir his veriyor. Mutlu olan insanlar çok daha iyi iş yaparlar, hayatlarında daha mutlu olurlar. O nedenle iş yerinde mutluluk temel bir kavram.” İŞYERİNDE MUTLULUK, YAŞAMDA MUTLULUK ANLAMINA GELİR Kjerulf, şöyle devam etti: “ İşyerinde bizi mutlu kılan iki faktör var? sonuçlar ve ilişkiler. Evet bu iki şey araştırmalarda ortaya koyuyor. Farklı bir şekilde ifade etmek gerekirse iyi bir iş çıkardığınızda, iyi insanlarla bu işi çıkardığınızda mutlu oluyorsunuz. Peki para ne, maaş? Bunlar bizi mutlu kılmıyor mu? Evet tabii ki bu da önemli gördüğüm inanılmaz bir araştırma var. Yapılan araştırmalarda iş yerinde mutsuz olan kişiler arasında kalp hastalıkları, stres, depresyon, kanser ve tip 2 diyabet riski işyerinde mutsuz olan kişilere çok daha yüksek. İşyerinde mutluluk yaşamda mutluluk anlamına gelir. Bizi hayatta mutlu kılan en önemli şey iyi romantik bir ilişki, evlilik,.. Yakın arkadaşlıklar. Üçüncü iyi ve anlamlı bir iş hayatı. Mutluluk için lider atayın ve eğitin sadece teknik beceri için değil. Eğer mutlu bir işleri oluşturmak istiyorsanız. “ VERİMLİ VE YARATICI ÇALIŞAN İNSANLAR İSTİYORUZ İŞ YERİNDE Action for Happiness (AFH) uzmanlarından Vanessa King de, “Şirket İçi Mutluluk, Yönetim Stilleri ve Esneklik” başlıklı bir sunumunda, şöyle konuştu: “İş’te mutluluk nedir? Bununla ilgili bir fikrimiz var. Ben şu tanımı kullanacağım. Dünya Sağlık Teşkilatının psikolojik refah ile birleştirerek kullandığı tanım. Britanya’da biz bunu kullanıyoruz. Sizde şirketinizde çalışanlarınız için bunu uygulayabilirsiniz. Bence iyi bir liste bu. Bakın kendi potansiyelini geliştirebilecek kişiler olsun isteriz yetenek yönetimi. Hayattaki muazzam stresle baş edebilecek insanlar olsun, yani dayanıklılığı olan insanlar istiyoruz, verimli ve yaratıcı çalışan insanlar istiyoruz iş yerinde. İyi ilişki kurabilenler istiyoruz. Görevi dışında da şirkete katkı sağlayabilecek, diğer meslektaşlarına katkı sağlayan insanlar istiyoruz bence çok iyi teknik bir tanım.” ARTIK İNSANA ODAKLI UYGULAMAYA GEÇME ZAMANIMIZ GELDİ Bu konuda yapılan çalışma ve araştırmalarla ilgili bilgiler veren King, şöyle devam etti: “İngiltere’de uzun süreli işe gelmemenin nedeni başında stres geliyor. Onun nedeni de yönetim tarzı. Bir şirkette yöneticiler nasıl, yöneticiler nasıl yönetiyor. Aslında yöneticilerin yaptığı iş çok zordur. İnsanları yönetmek çok zordur. Burada büyük çelişkiler yatar. İnsanların kontrolü elinde hissetmesi çok önemlidir. Biz yöneticiler olarak çalışanlarımızdan da en iyi işi almak istiyoruz. Onlara bir ölçüye kadar kontrol hissini vermek istiyoruz. Ama kontrolü ona vermek biraz her şeyi bırakmak gibi geliyor bu zor bir hakikaten. Yöneticilerin esnek olmaları çok önemli ve yönetim sitillerini iyi incelemeleri çok önemli. Burada tabii ki geri bildirim çok önemli. Yöneticiler şöyle der, buradaki bu beceriler sadece ekibimin çalışmasını iyileştirmekle kalmadı. Evimizde, ailemizde de sorunlarımızı daha kolay çözmemizi sağladı. Çünkü bazı yöneticilerimizin evinde, sizlerin de evinizde yeni büyümekte olan ergenler var. Biz bir reçete sunmuyoruz. Bu bir menü. Kendi ekibiniz için kendi işyerinizde kendi içinizden seçebileceğiniz bir çeşitleme. Bir insanlardan kaynak olarak, sermaye olarak bahsediyoruz. Ama bunu değiştirmemiz lazım. Biz yönetim sitilinde geçtiğimiz yüzyılın ilk döneminde üretim hatlarından bahsedilirdi. Bugün artık üretim hattı değil sadece şebekelerle, networklarla, çalışıyoruz. Bilime dayalı ekonomiden bilime dayalı sistemlerden bahsediyoruz. Bu sistemin içinde iyi çalışabilecek insanlara ihtiyacımız var. İnsan kaynakları kelimesinden, insan sermayesi ifadesinden insana dönme zamanımız geldi. Artık insana odaklı uygulamaya geçme zamanımız geldi. Yani bu herkes için iyilik getiren bir şeyin ötesinde sosyal sorumluluk açısından da olumlu sonuç getiriyor.” KEŞKE DAHA ÖNCE BİR TAKIM ŞEYLERİ ÖĞRENSEYDİM VE DİNLESEYDİM Power of Happiness Platformu (PoH) kurucularından Tijen Mergen de “Yaşamın Tüm Boyutları” başlıklı konuşmasında kendi deyimiyle “Anadolu’dan yetişen küçük kız çocuğunun Tijen Mergen’e dönüşme” hikayesini anlattı. İş yaşantısında geçirdiği dönemlerden örnekler veren Mergen, şöyle konuştu: “Eminim ben sizi dinlesem hepinizin benzer hikayeleriniz var. Çok katılyorum Alex de söyledi sonra da gündeme geldi. Mutluluk öğrenilebilen bir şey, sonuçta mutlu olabilmek için çaba sarf etmeliyiz. Hem kendimiz için hem kurumumuz için. Benim hikayem de kendi bireysel mutluluğumla başlıyor. Fakat olgunluk ve daha ilerleyen dönemlere geldiğimde bunun kurumuma ve topluma gittiğini görüyorum. Keşke daha önce bir takım şeyleri öğrenseydim ve dinleseydim daha iyi olabilirdi.” Öğrencilik döneminde Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘rektör ödülü’ almasına değinen Mergen, “Bu ödülü verilen kişinin hem dersleri iyi olacak hem öğretmenleri arkadaşları iyi olacak hem de kulüp faaliyetlerin başarılı olması lazım. Bu ödül benim için hayatımdaki en önemli öğretilerden biri oldu. En önemli ödül oldu. Demek ki yaşamın böyle olması lazım. Bir taraftan görevlerin var bir taraftan da eğlenmek gereken zamanın var “ dedi. OFİSLER İNSANLARIN KİŞİSEL İHTİYAÇLARINA BİR ŞEKİLDE KARŞILIK VERMELİ Tabanlıoğlu Mimarlık Şirketinin ortaklarından Melkan Gürsel Tabanlıoğlu da “Mutlu Ofisler, Mutlu Çalışanlar” başlıklı sunumunda, “Maalesef gün içinde birçok şeyi çok hızlı yaşıyoruz ama o mutluluk dediğimiz şeyi bayağı atlıyoruz esasında. Hep böyle iyi bir şeyin çıkması için eziyet gerekiyor gibi insanlara. Günlük hayatımızda uzun yaşadığımız zamanlarda bu eziyetli süreci nasıl daha keyifli hayata getiririz, diye biz mimarlara da epey bir görev düşüyor. Ofis hepimizin bütün gün ömrünün geçtiği yer. Çok ciddi zamanlar harcıyoruz.” dedi. Ofislerin tarihsel gelişim sürecinden bahseden Tabanlıoğlu, Computerler’den notebook dönemine gelindiğini belirterek, şöyle konuştu: “O zaman aynı mutluluktan bahsedebilir miyiz. Düşünün ki, koskoca bilgisayarın önünde çalışıyorsanız onu kıpırdatmanız mümkün değil zaten eliniz mecbur ofise geleceksiniz. Eğer Bugün notebookla dünyanın her yerinden işinize, dosyalarınıza ulaşabiliyorsanız. Cep telefonunuzla her an ulaşılabilirseniz o zaman ofislerinde bugün sorgulanması lazım. İnsan olarak hareketlerimiz değişmiyor. Ama teknoloji bizi başka bir türlü bir güncel hayata yönlendiriyor ki. Bunu da kendi mutluluğumuzdan bir şekilde ayıramayız. Mimar olarak hayatları değiştiriyoruz, hayatlara dokunuyoruz. O zaman mesuliyet alıyoruz. Bu mesuliyetin karşılığında ne vermemiz gerekli? Esas insanı mutlu eden nedir? Gün içinde daha iyi motive olarak iş üretmesini sağlayan duygu veya dürtü nedir? O yüzden bir şekilde bu dingin atmosferi yaratmak önemli. Bugünün ofisleri o kurumun nereye gitmek istediğinin iyi saptanıp o yönde planlanması gereken ofisler olmalı. İnsanların kişisel ihtiyaçlarına bir şekilde karşılık vermeli. Daha doğrusu şöyle eğer ben bugün ofisimde olmadan dışarıdan da çalışabiliyorsam. Niye ofise geliyorumun, bir cevabını yaratması lazım. Kısaca insanları mutlu olacakları bir ortam sunması lazım.” Power of Happiness platformu (POH) Power of Happiness Platformu (PoH) , 30’ar yıllını iş hayatında geçirmiş 3 kadının, Tijen Mergen, Ferah Lök ve Diana Misim Fındıkoğlu’nun, her biri 30 seneyi aşkın profesyonel deneyimlerini, iş hayatındaki engin tecrübelerini ve uzmanlıklarını iş dünyasının hizmetine sunmak üzere kuruldu. Power of Happiness Türkiye Platformu workshoplar, konuşmacılar, şirketlerin ihtiyaçlarına göre uyarlanmış hizmetler ve konferanslarla Organizasyonlarda Mutlu Olmanın Gücü’ne ilişkin farkındalık yaratmaya odaklandı.