Dün (30 Mayıs 2020) bütün dünyanın katıldığı bir eğitim konferansı yapıldı. T4, T teacher, 4 ise toplantının dört ana temasını belirtiyor. Bunlar öğretmenin iyi olma hali (refat, mutluluk), öğretmen ve liderlik, öğretmen ve işbirliği, öğretmen ve teknoloji. Bütün dünya böyle olağanüstü bir dönemdeyken 81 ülkeden 100 binden fazla katılımcı ile gerçekleştirilen bu konferansta –bu bir rekordur- öne çıkan görüşleri özetlemek istiyorum. Ama önce şuna dikkat çekmek isterim; her şey normal seyrinde olsaydı ve insanlar yüz yüze çalışmaya devam ediyor olsalardı böyle büyük bir organizasyon gerçekleştirilebilir miydi?
Konferansa katılım ücretsizdi ve günler öncesinden duyuru yapıldı. Ben de ORAV aracılığı ile duyuruyu aldım. ORAV sadece duyuru ile kalmadı, 30 gönüllü öğretmen toplantı süresince İngilizce olan yayını çevirerek katılımcılara büyük kolaylık sağladılar. Ben de yazıyı hazırlamadan önce onların Twetter üzerinde atmış oldukları çeviri mesajları inceledim. Her birine gönüllü olarak yaptıkları bu çalışmadan dolayı teşekkür ediyorum. Konferansın bütününü ele alıp değerlendirdiğimde; büyük bir iş birliği ve paylaşım karşılıksız olarak gerçekleşti. Salgının bize kazandırdığı en önemli iki değerdir bu. Eğer insanlık bu değerleri gelecek yaşamın merkezine koyabilirse salgından güçlenmiş olarak çıkacaktır.
Konferansın açılış cümlesi “Hiçbir eğitim sistemi, öğretmenin niteliğinin önüne geçemez.” demekteydi. Ve konferansın ana teması ‘yeni normal’ olmasına rağmen, bütün yapının merkezinde öğretmen vardı. Dört ana temanın da öznesi öğretmendi ve hangi yöne gitmek isterseniz isteyin pusulanın merkezinde öğretmen var deniyordu.
Öğretmenin üç alanda profesyonelliğe gereksinim duyduğu söylendi; doğru teknolojik araçları seçmek, doğru öğrenme ortamı tasarlamak, bilginin yanında sosyal duygusal becerileri geliştirmek. İşte gelecekteki eğitim sistemlerinin temel dayanak noktaları; artık bilgi ağırlıklı eğitimden beceri ağırlıklı eğitime geçiş ve sosyal duygusal becerilerin eğitimin merkezine oturması gerekliliği bütün dünyada beklenen bir dönüşüm. Aynı zamanda teknoloji ile eğitimin desteklenmesi gerekliliği. Teknoloji ve eğitim birlikteliği zor zamanlarda kesintisiz eğitim ve etkileşim için zorunludur.
Merkezde öğretmen olduğu için; öğretmenin liderliği, iletişim becerileri yetkinliği üzerinde duruldu. Ancak en ön planda bulunan “öğretmenin iyi olma” haliydi. Yani her şeyden önce öğretmenin refah ve mutluluğu sağlanmalı dendi. Öğretmen mutluysa, öğrenci de mutlu, veli de mutlu, toplum da mutlu dendi. Bu çok önemli bir vurguydu. Çünkü herkes çok iyi biliyor ki bu süreçte eğitimin bütün yükünü öğretmenler omuzladı ve süreçten gerçekten başarıyla çıktılar. Öğretmenler için iyi olma; yüksek kalitede kişisel gelişim, daha küçük sınıflar, daha iyi çalışma koşulları, daha kısa ders saatleri, saygınlık şeklinde tanımlanıyor. Her öğretmen öğrencileri ile nasıl iletişimi sürdürebileceği üzerine düşündü ve çözümler üretti. Öğretmenler bireyleri, bu sayede de toplumları dönüştüren liderlerdir. Öğretmen olarak sürdürülebilir gelişim hedeflerine odaklandık ve bu sayede toplumu değiştirebileceğimize inanıyoruz. Süreçte sorumluluğu kimse ona vermeden, o kendi üzerine almış ve gelecek nesillerin en az zararla normalleşmesi için gerekeni yapmaya hazırdır. Öğretmenin refah ve mutluluğunu sürekli kılacak çalışmalar yapılmalıdır denildi. Öğretmenlerin toplumsal saygınlığının desteklenmesi, okuluna aidiyet duygusunun geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.
Öğretmenlerin bu süreçte neye odaklanacaklarına tek başlarına karar vermek durumunda kaldı. Çocukların iyi olma hallerine mi, bilgiye mi, sosyal duygusal gelişimlerine mi? Bu sorularla başa çıkıp, dünyanın farklı yerlerinde farklı koşullarda da olsalar iyi işler çıkardılar. Bunları yaparken kendi iyi olma hallerini düşünmediler. Bundan sonraki süreçte hem okullar hem müfredat onların iyi olma hallerini düşünerek tasarlanmalı.
Özel sektörde çalışan öğretmenlerin ya ücret alamayarak ya da işsiz kalarak mağdur oldukları belirtilirken ülkesindeki öğretmenlerin sendikalılık oranının yüzde doksanın üzerinde olduğunu belirten de vardı. Öğretmenlerin iş güvencesi ve refahı bütün dünyanın gündeminde olan bir konu ve bu konunun çözümü öğretmenlerin iyi olma halini kuvvetlendirecektir.
Kaliteli bir eğitim herkesin insan hakkıdır. Kaliteli bir eğitim iyi öğretmenlerle olanaklıdır. Gelecek dönemlerde farklı uygulamaları bir arada kullanabilen (hibrit), yenilikçi, yaratıcı, lider, öğretici değil rehber ve tasarımcı, tutkulu ve istekli, iş birliğine ve değişime açık, teknolojiyi iyi kullanan öğretmenler gereklidir. Bugünü değil geleceği görerek özveri ile çalışan öğretmenlerin beklentisi yönetimlerin bu tür cesur kararlar almalarıdır. Küresel çözümler üretilmeli ve alınan kararlar hükümetlere göre değişmemelidir. Eğitim politikaların en ortasında karar verici liderlerin öğretmenler olması gereklidir.
Okular yeni eğitimi planlarken özüne ders planlaması koymalıdır. Yeni dönemde öğretmen ve öğrencinin iyi olma durumundan sonra müfredat, ölçme değerlendirme ve çocuğun bir bütün olarak çocuk olduğu gerçeği unutulmadan yapılan çalışmalar merkezde olmalıdır. Salgın sonrası okulları nasıl tasarlayacağımız önemlidir. Öğrencilerin öğrenmelerine destek olmak için iş birliği ve güven ortamı oluşturulmalıdır. Ataerkil yapılarda kız çocuklarının eğitimine engel olunmaktadır. Liderlerin bu konuda söz sahibi olması gereklidir. Kız çocuklarının kendilerini güvende hissedecekleri ortamları sağlamak gerekir. Keşfetmek ve sosyalleşmek öğrenmenin ön koşullarındandır. Öğretmen ve öğrencilerin bu tür ortamlara gereksinimleri vardır. Öğrenciler bu süreçte her şeyi oyunlarla öğrendiler. Oyunlaştırma ve oyun eğitim ortamlarının merkezinde olmalıdır. Öğretmeni sınıfla sınırlayan eğitim sistemlerini yeniden düşünmeliyiz. Öğrenciler bu süreçte her şeyi oyunlarla öğrendiler. Oyunu eğitim ortamlarının merkezine almak gerekir. Öğretmenler sınıflarınızın duvarları dışına çıkın, eğitime hayatınızdan paydaşlar katın. Yeni dönemde okul dediğimiz yapıların yerini alacak yeni oluşumlar bütün dünyanın gündemindedir. Gelecek dönelerde okul dışı ortamlarda eğitimin planlanması, yaşamın içine sokulması vazgeçilmezimiz olacaktır.
Evrensel anlamda öğrenme, yüz yüze eğitim ile uzaktan öğrenmeyi birleştiren bir KARMA ÖĞRENME modelini beraberinde getirdi. Yerel çözümler bu sonucu ortaya koydu. Bundan sonraki süreçte teknoloji eğitimin vazgeçilmez parçası olacaktır. Yapay zeka vb. teknolojiler öğretmenin yerini alamayacak ancak mutlaka öğrenme sürecine olumlu katkı yapacaklardır. Herkesin teknolojiye erişimi önemli bir sorundur. E-öğrenme gelecekte büyük rol sahibi olacak.
Yeni normalde oluşturulacak farklı öğrenme ortamları ne kadar teknoloji destekli olursa olsun pedagoji olmadan, plan olmadan başarıya ulaşmaz. Senkron ve asenkron olarak gerçekleştirilebilecekler iyi planlanmalıdır. Ayrıca öğretmen ve öğrenci etkileşimi de çok önemlidir. Ekranlardan yapılabileceğin en iyisini yapmak etkili olabilir ama yeterli değildir. Online öğrenmede de öğretmenin mentorluğu, koçluğu gibi sıfatlar karşımızda olacaktır.
Öğrenciler bu süreçte sadece öğrenen değil öğreten de oldular. Öğrencilere eğitimin her noktasında karar verici, dönüştürücü, lider olma fırsatları verilmelidir.
Bu sürecin en önemli etkisi iş birliği, paylaşım, iletişim kurmanın önemini fark etmiş olmamızdır. Öğretmenler meslektaşları ile iş birliği yaparak yenilikler ortaya koydu. Öğrencileri ile iletişimi sürdürerek sürecin en zararsız şekilde ve kesintisiz eğitimle tamamlanması içim çalıştılar. Küresel anlamda ben değil biz olmanın anlamını bir kez daha gördük. İşbirliği, paylaşım ve iletişim olduğu zaman ortaya harika sonuçlar çıkıyor. Başta da belirttiğim gibi bu konferansın yapılış şekli ve katılım da bize bunu ispatlamış oldu. Gelecek dönemlere bunu aktarabilmek, sürdürülebilirliğini sağlamak bundan sonra yapılacak en önemli iştir.
Konferansta belirtilen düşüncelere baktığımız zaman bütün dünyanın konuştuğu şeylerin bizdekilerden farklı olmadığını görebiliyoruz. En azından ben bu konuların çoğunluğu ile ilgili görüşlerimi yazdığımı düşünerek söylüyorum. Kimseden geri durumda değiliz. Şu an herkes bir dönüşüm ve atak yapma düşüncesinde. Hızlı davranan öne geçer.
Ne denmişti; cesur kararlar alabilen yöneticiler istiyoruz.
İLKAY KUMTEPE/31.05.2020