Gençlik ve Spor Bakanlığı desteğinde, Haydi Tut Elimi Rehabilitasyon Eğitim ve Yardım Derneği yürütücülüğünde proje ortakları Üsküdar Üniversitesi ve Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından gerçekleştirillen ‘Okuyan Üniversite - Okuyan Lise’ Projesi tamamlandı. Bir yıl devam eden projenin kapanış töreninde katılımcı öğrencilere sertifikaları takdim edildi. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, duygusal olarak zeki olmak için okumak gerektiğinin altını çizerek “Sosyal olarak bir usta olabilmek için de okunanın paylaşılması gerekiyor.”dedi. Tarhan, okumanın en güzel iyilik olduğunu söyledi.
Gençlik Projeleri Destek Programı kapsamında Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından desteklenen Okuyan Üniversite - Okuyan Lise Projesi bir yılda tamamlandı. Proje Üsküdar Üniversitesi, Haydi Tut Elimi Rehabilitasyon Eğitim ve Yardım Derneği, Ahmet Yüksel Özemre Bilim ve Sanat Merkezi ile Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün katkılarıyla gerçekleşti. Proje kapsamında 40 lise ve 40 üniversite öğrencisi, Darülaceze sakinleriyle kitap okuma buluşmalarının da içinde yer aldığı pek çok etkinliğe katıldı.
Projenin kapanış töreni, Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Projeye katılan öğrenciler katılım sertifika ve diplomalarını aldı.
Tarhan: “Projelerde sürdürülebilirlik önemli”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, projelerin en hüzünlü kısmının kapanışları olduğunu belirterek “Bu projede 2 yıllık bir emek var. 80 öğrenciye dokunulmuş oldu. Projelerde sürdürülebilirlik çok önemli. ‘Oku, anla, anlat ve paylaş’ kısmının altını çizmek gerekiyor.” ifadelerini kullandı
Tarhan: “Bilginin beyne yazılma süreci var”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kalıcı öğrenme ile ilgili yapılan araştırmalarda bir piramidin ortaya çıktığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bu piramitte bilginin tekrarlanması durumunda kalıcı olduğu gösteriliyor. Öğrenme piramidinin en tepesinde öğreterek öğrenme var. Yani en kalıcı öğrenmenin öğreterek öğrenme olduğu görüldü. Kişi bilgiyi okuyup yaşayarak değil de onu paylaşarak, anlatarak daha iyi öğreniyor. Nörobilim temelli bir araştırmada ise bir bilgi çok yüksek sayılarda tekrarlanması durumunda beynin o bilgiyi ihtiyaç olarak kabul ettiği ortaya koyuldu. Bilgiye duygu katıldığında o bilgi inanışa dönüşüyor. Devam ettirildiğinde alışkanlığa dönüşüyor, 6 ay sonra da kişiliğe dönüşüyor. Bu şekilde bilginin beyne yazılma süreci var. İçinde bulunduğumuz dönemde geçmişe kıyasla bilgi daha kolay öğrenilebiliyor.”
Tarhan: “Çocuk evde kitap okunduğunu görmeli”
Kitap okuma ile ilgili yaşanmış bir olaya da değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir Rus vatandaşı kendisine kitap okuma alışkanlığını nasıl kazandıkları sorulduğunda oldukça şaşırmış. Okuma alışkanlığı kazandırmadıklarını ve çocukların zaten kitapların içine doğduğunu ifade etmiş. Çocuklar anne ve babalarının elinde, okulda kitap görmeli. Böyle durumlarda görünce otomatik olarak okumayı alışkanlık haline getirecek. O yüzden Dostoyevski’ler Tolstoy’lar oradan çıkmış. Bu tesadüf değil. 40 metrekarelik küçük evlerinin bile en güzel yerinde kütüphaneleri oluyor.” dedi.
“İlim verdikçe artar”
Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’in ‘oku’ diye başladığını da hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Buna rağmen ülke olarak dünyadaki okuma oranlarında en son sıralardayız. Sadece Türkiye değil, tüm İslam toplumları aynı durumda. Duygusal olarak zeki olmak için okumak gerekiyor. Sosyal olarak bir usta olabilmek için de okunanın paylaşılması gerekiyor. Öğrenme piramidinin en tepesinde bilgisini paylaşanlar olduğu görülmüş. Maddi zenginlikler verdikçe azalır ama ilim verdikçe artar. Bilgiyi kendimize saklamayalım. Yazıp, çizip anlatalım. Bu yapıldığında daha güzel bilgiler yaygınlaşıyor.” diye konuştu.
“En güzel iyilik kitap okumaktır”
Kötü bilgilerle mücadele etmenin en önemli yolunun iyi bilgiler yaymak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Karanlıkla mücadele etmenin en güzel yöntemi ışık yakmaktır. Kötülükle mücadelenin en iyi yöntemi de iyiliği artırmaktır. Dünya birebir iyilik yapmak ile daha güzel ve yaşanılabilir bir yer olabilir. Kitap okumak da en güzel iyiliktir. Kayseri’de evlenenlere altın yerine kitap takma uygulaması olmuştu. Belediyeler evlenecek olanlara hediyeler vereceklerine kitap verebilirler. Birine şeker, çikolata yerine kitap götürülebilir. Birçok alışkanlığımızı değiştirmemiz gerekiyor. Eğitim kurumları bu konuda çabalıyor ama ailelerin de işin içine girmesi önemli.” dedi.
“Gençler öğrenmek için başkalarının tecrübesinden faydalanmalı”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Okuyan Üniversite-Okuyan Lise Projesi’ne katılan 80 gence ‘Bilinçli Genç Olmak’ kitabını hediye edeceklerini söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı:
“Bilinçli Genç Olmak kitabı okuma alışkanlığını devam ettirmek açısından onlara ufak bir destek olacaktır. Dünyada hızlı bir dönüşüm var, kültürel travmalar geliyor. Popüler kültür bizi alt üst edecek. Böyle bir durumda esen rüzgarlarla savaşmak yerine o rüzgarlara karşı gençleri nasıl ileriye götürebiliriz diye yazılmış bir kitaptı. Uçurtmayı hep rüzgarın uçurduğu söylenir. Aslında uçurtmayı uçuran rüzgar değil rüzgara karşı aldığı pozisyondur. Zamanın rüzgarlarına karşı sosyal medya kullanılabilir. Orada okudukları kitaptan bir bölüm paylaşmaları istenerek o bilginin hem kendilerinde kalıcı etkisi yapması hem de başkalarına ulaşması sağlanabilir. Bu zamandaki değişiklikleri iyi ve güzele, başarıya ve hedefe ulaştırmak için okumak çok önemlidir. Deneme ve yanılma ile öğrenmek çok pahalı bir yöntem. Bu yöntemde her şey zaman alıyor. Akıllı insanlar başkalarının tecrübelerinden faydalanır. Gençlere başkalarının tecrübelerinden faydalanan bir öğrenme çabası içinde olmalarını tavsiye ediyorum. Bunun da en güzel yöntemi kitaplardır.”
Sami Kuşçu: “Okumamızın bir gayesi olması gerekir”
Okuyan Üniversite-Okuyan Lise Projesini desteklemekten memnuniyet duyduklarını belirten İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Müdürü Sami Kuşçu, “Böyle faydalı projeleri desteklemek adına motive bir durumdayız. Geçmiş dönemde bir bakanımızın okulların kapanmasından sonra öğretmenlerin bazı kitapları okumaları ile ilgili talepleri ve çalışmaları olmuştu. Eğitim hayatının ardından atandıktan sonra hiçbir kitap okumadan meslek hayatlarına devam eden birçok öğretmen var. Hayatın bir gerçeği var, bir koşturmacanın içindeyiz. Okumamızın bir gayesi olması gerekir. Hayatı anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için okuyoruz. Eğer anlamlı bir hayat yaşayabilirsek ve başkalarına da bu anlamda vesile olabilirsek kısaca bunu ‘oku, anla, yaşa ve yaşat’ olarak formüle edebiliriz. Okumalarımızı bu minvalde yaparsak daha kıymetli hale gelecektir.” dedi.
Sinan Aydın: “40 öğrencide okuma alışkanlığı tutuşmusa bu proje hedefine fazlasıyla varmıştır”
Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın, ülkemizde maalesef okuma oranlarının oldukça düşük olduğunu belirterek “2002 yılında bir sendikanın yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de öğretmenlerin okuma oranı 4 yılda bir kitap. Maalesef vahim bir tablo. İstanbul Üniversitesi’nde 2008 yılında öğrencilerin okudukları kitaplarla ilgili araştırma yapılmış %37’si ders kitabından başka hiçbir kitap okumuyormuş. Milli Eğitim Bakanlığımız, Gençlik ve Spor Bakanlığımız, üniversitelerimiz, il ve ilçe yöneticileri olarak bir sürü proje yapıldı ve okuma ülkemizde ciddi anlamda mayalanıyor, görüyoruz. Bu manada güzel gelişmeler var. Okuyan Üniversite-Okuyan Lise proje ismi çok manidar. Üniversiteler öğretmenleri yetiştiriyor, öğretmenler rol model insanlar onlar okuyorlar. Onların öğrencileri de okuyacaklar. Bizler Sayın Üsküdar Rektörümüzü de misafir ettik. Üsküdar Eğitim Okumaları adına dedik. Her ay okul müdürlerimizle birlikte bir kitap okuyup yazarıyla müdürlerimizi buluşturuyoruz. 58’inci kitaba geldik. Projeyi çok önemsiyorum. Projede 80 öğrenci yer almış, benim şahsi kanaatim şu ki eğer 40 öğrencide okuma alışkanlığı tutuşmuşsa bu proje hedefine fazlasıyla varmıştır.”dedi.
Prof. Dr. Nazife Güngör: “Bilginin hayata dönüştüğü bu tür çalışmaların artmasını diliyorum”
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör de projede emeği geçen herkese ayrı arı teşekkür etti. Prof. Dr. Nazife Güngör, “Bilginin hayata dönüştüğü bu tür çalışmaların, üniversitenin topluma, insanlara bütün paydaşlarla beraber dokunuşta bulunduğu bu tür çalışmaların artarak devam etmesi dileğiyle hepinize bu yolda başarılar diliyorum.” dedi.
Dr. Öğretim Üyesi Hale Yaylalı: “Dünyayı keşfetmek için oku-Gelişmek için kendini tanı” sloganıyla yola çıktık
Proje Koordinatörü, Üsküdar Üniversitesi Radyo TV Sinema bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Hale Yaylalı, konuşan hayalden fikre, fikirden plana, plandan gerçeğe dönüşen Okuyan Üniversite-Okuyan Lise projesine dair paylaşımlarda bulundu. Bir yıllık yolculuğun en önemli aşamasına geldiklerini belirterek projenin en önemli çıktıları olan okuyan üniversite-okuyan lise eğitim kurumları unvanlarının yanı sıra sosyal sertifika ve sosyal diplomaların da sahiplerini bulacağını belirten Dr. Öğretim Üyesi Hale Yaylalı “Dünyayı keşfetmek için oku-Gelişmek için kendini tanı” sloganıyla yola çıkılan bu yolculukta bir yıl boyunca Darülaceze sakinleri ile kitap okuma ve tartışma etkinliği, seminer, çevre faaliyetleri gibi pek çok konuda önemli faaliyetler yürütüldüğünü söyledi. Yaylalı, kazanılan okuma edinimi ve diğer kişisel gelişim ve yeteneklerin gençlerin hem iş hem de aile bağlamında katkılarının artacağını söyledi.
Dr. Öğretim Üyesi Nebiye Yaşar: “Gençlerin bize kattığı değer çok önemliydi”
Haydi Tut Elimi Rehabilitasyon Eğitim ve Yardım Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Nebiye Yaşar ise bu güzel projede 80 gençle beraber bir proje yolculuğu yaptıklarını belirterek “Gençlerin toplum içinde değer yaratmak, farkındalık kazandırmak ve kendi alanlarını güçlendirirken kendilerini de güçlendiren çok önemli bir proje oldu. Bu projenin içinde birbirinden değerli etkinlikler, faaliyetler, konferanslar, kitap buluşmaları, gönüllülük faaliyetleri gibi o kadar çok faaliyet vardı ki bakanlıktaki proje daire başkanımız dört proje büyüklüğünde bir proje yürüttüğümüzü söyledi. Keşke hep sürdürülebilir olsa dedi. Bu temennimi de paylaşmak istiyorum. Gençlerle çıktığımız yolda gençlerin bize kattığı değer ve onlarla beraber topluma kattığımızı değer bizler için çok önemliydi.” dedi.
Projeye katılan lise öğrencilerini temsilen Rukiye Deren Köktepe ve Emirhan Sakarya ile üniversite öğrencilerini temsilen Yağmur Baydan ve Burak Uslu duygularını dile getirdi.
Üsküdar Üniversitesi Televizyonu (ÜÜ TV) ve Üsküdar Üniversitesi Youtube hesabından canlı yayınlanan tören hatıra fotoğrafı çektirilmesiyle sona erdi.