Bir okul yılı daha geldi ve çocukları yeni okula başlayacak ailelerin kafasında birçok soru işareti var. Çocukların uyum sağlama yetenekleri iyi olsa da, genel olarak ilginin üzerinde olduğu ve güvende hissettiği aile/ev ortamından çıkıp pek çok yaşıtıyla, yabancı/yeni bir otorite figürünün olduğu bir ortama alışmak pek kolay olmayabilir. Peki, uyum zorluğu nasıl aşılır, çocuklar bu duruma nasıl hazırlanabilir, adaptasyon sürecinde neler yapılabilir?

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Çocuk – Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Hamza Ayaydın, ‘yeni okula başlayacak çocuklara yaklaşım’ hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Çocuğun rutinini koruyun

Okula alışma sürecinde çocuğun uyum zorluğunu aşmak adına bazı rutinleri devam ettirmek bu duruma fayda sağlayacaktır. Örneğin; beraber sabah kahvaltısı yapmak çocuğun rutininin korunmasını sağlar ve okul sürecinin farklı bir durummuş gibi kaygı oluşturmasını azaltır. Bununla birlikte okulun çocuğa kazandıracağı olumlu yönlerden bahsedin ve bu süreçte çocuğun ev-aile ilişkilerinde bir değişikliğin olmayacağı, evdeki var olan sürecin devam edeceğini belirtin. 

Çocuğa okulla ilgili önceden bilgi verin ve okulu gezdirin. Nerede yemek yiyeceğini, nerede oynayacağını, nerede ellerini yıkayacağını, nerede tuvalete gideceğini gösterin. Kim, nerede, ne zaman çocuğu okuldan alacak belirtin. Erken yatırıp erken kaldırın, kıyafet ve çantalarını akşamdan hazırlayın, sakin kalın ve kaygılarınızı kontrol edin. Kaygılı bir çocuk size baktığında yüzünüzde kaygı ifadesi görürse kaygılarında ne kadar da haklı olduğu düşüncesi çoğalır. 

egitim2212

Gaziantep Büyükşehir'den akademik söyleşi Gaziantep Büyükşehir'den akademik söyleşi

Kaygı oluşturabilecek söz ve davranışlardan kaçının

Öncelikle ebeveynlerin çocuklarından ayrılma ile ilgili kaygıları varsa kendilerini bu konuda kontrol etmeleri gerekir. Kaygılı ebeveynlerin ; “Orada tek başına ne yapacak?”, “Arkadaşları tarafından zarar görür mü?”,  “Sevilir mi?”, “Öğretmeni sever mi?” gibi kaygıları çocuklarının da kaygılı hissetmesine sebep olacaktır. 

Ebeveynler soğukkanlı olmalıdır ve çocuklarından ayrılmakla ilgili kaygılı iseler bu durum çocukta okulun güvensiz bir ortam olduğu algısını oluşturup kaygısını artırabilir. Okulun nasıl bir yer olduğu, korkulacak bir yer olmadığı konusunda rahatlatıcı sözler söylenebilir. Herhangi bir ihtiyacı olduğu durumlarda arkadaşlarından ve öğretmeninden yardım isteyebileceği şeklinde bilgi verilebilir. 

Çocuk okula gitmek istemiyorsa bunun nedenlerini, yaşadığı endişelerinin neler olduğu hakkında aşağılamadan, küçük düşürmeden çocukla konuşmak gerekir. Bazen yeni başlangıçların herkesi biraz kaygılandırabileceği, onu anladığınızı ve hatta sadece onun değil muhtemelen arkadaşlarının da benzer kaygılarının olabileceği anlatılarak süreç normalleştirilebilir. Yine, “Başkaları ağlamıyor, bir tek sen ağlıyorsun.” gibi kıyaslayıcı söz ve davranışlardan uzak durulmalıdır. 

Çocuğun kendisini değersiz hissetmesine sebebiyet verecek diğer bir tutum da sert davranışlardır. Bu tutum, ayrılık kaygısını derinleştirip sevilmediği düşüncesine küçüğü itebilir. Çocuğun okulda yaşadığı kaygıları dinlenip ona göre söylemler düzenlenir; yani çocuğa onu okuldan kaçta ve kimin alacağı, akşam yine beraber olacakları, beraber yine oyun oynayacakları, beraber yemek yiyecekleri gibi söylemler onların terkedilmiş, yalnız kalmış düşünceler geliştirmesini engeller. “Akşam seni alacağım.”, kapıda veya bir yer belirlenip “Seni akşam şurada bekleyeceğim.” gibi güven veren söylemler uygundur ve söz verilen saatte ve yerde orada olmak çocuğun güvende hissetmesi açısından önemlidir. 

Çocuğun okulda ilk birkaç gün ağlama tepkisi göstermesi olağandır ve ebeveynler hemen endişeye kapılmamalıdır. 

egitim3331

Çocuğunuzu dinleyin

Çocuğun okulla ilgili sorularını, kaygılarını dile getirmesine izin verin, çocuğunuzu dinleyin. Eğer anlatmakta ve sormakta isteksizse zorlamayın; “Sen anlatmak istediğinde ben seni dinlemekten memnuniyet duyacağım.” gibi bir yaklaşım bu süreçte uygun olabilir. ‘’Korkma!”, “Gerilme!” gibi söylemler yerine “Okul senin diğer yuvan.”, ”Sorunlarını öğretmeninle de paylaşabilirsin.”, “Öğretmenine güvenebilirsin.” gibi söylemlerle güven duygusunu pekiştirebilirsiniz.

Mümkünse sınıfta kalınmamalıdır, çok ısrar ederse içeride kalmasının uygun olmadığı güzelce anlatılmalıdır. Yine de ısrarı devam ederse bahçede olacağınız, teneffüslerde gelip sizi görebileceği söylenebilir. Çok zorlanılan durumlarda öğretmenle durum konuşulup birkaç gün süren kısa süreli sınıfta kalmalar olgu bazında uygun olabilir. Eğer okulda durmayıp eve gelmek isterse, sizin de sabah işe gidip akşam eve geldiğiniz örneğinden yola çıkarak, okul zamanında da onun okulda olması gerektiği şeklinde açıklama yapmanız uygun olacaktır. 

Akşam geldiğinde; “Okulda bugün ilginç bir şey yaşadın mı?”, “Bugün seni mutlu eden bir şey oldu mu?”, “Bugün seni güldüren bir şey oldu mu?”, “Seni üzen bir şey oldu mu?”, “Bugün öğrendiğin yeni bir şey var mı?”, “Bugün ismini öğrendiğin bir arkadaşın var mı?” gibi sorularla gününün nasıl geçtiği sorulabilir. Eğer cevap vermezse üstelemeyin, “Anlatmak istediğinde seni dinlemeye hazırım.” gibi bir yaklaşım daha uygun olabilir. Siz de o gün evde/işte yaptığınız şeyleri ona anlatırsanız, onun da size okulda yaptıklarını anlatmasına rol model olmuş olursunuz. 

Bütün bunlara rağmen çocuğunuzun kaygı süresi uzuyorsa, okulda aşırı çekingen ya da sürekli ağlamaklıysa, hırçın davranıyorsa ya da alt ıslatma gibi durumlar oluyorsa uzman yardımı almanızda fayda olacaktır.

Editör: Murat AYDIN