Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, başbakanlık ve dışişleri bakanlığı yaptığı AKP iktidarıyla yollarını ayırmadan önce kendisine parti içinde 'darbe yapıldığını öne sürdü. "Başbakanlık gibi makamlar bazen devlet menfaati gerektiğinde her şeyi içinize atmanızı gerektiren makamlardır" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin büyük bir krize girmemesi için bu durumu sert bir şekilde kamuoyunu sarsacak ifadeler kullanarak duyurmadığını dile getirdi. "1 Kasım seçimine giderken sert bir mücadeleye girmemek hataydı" dedi. 

Davutoğlu, daha önce sarfettiği "1 Kasım 2015 seçimlerine giden süreçte terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan önüne çıkamaz" sözlerine de açıklık getirdi. Bu kişileri "Erdoğan, Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Berat Albayrak" olarak sıraladı. 

Euronews Türkçe'den Dilek Gül'ün sorularını yanıtlayan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarından bazıları şöyle:  

Partinize 'Gelecek' adını verdiniz. Fakat geçmişiniz sıkça karşınıza çıkıyor. Biz de geleceği konuşmadan önce geçmişi soralım: Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yaptığınız AK Partili yıllarınızdan, en büyük pişmanlığınız nedir?

Eyüp'te 2024'ün ilk belediye başkan adayı açıklandı Eyüp'te 2024'ün ilk belediye başkan adayı açıklandı

"Ben o günlerde Başbakanlıktan ayrılırken Sayın Erdoğan ve ekibiyle çok derin ihtilaflar yaşadım. Onlar da bana parti içinde bir darbe yaptılar. O sırada çıkıp onlara sert bir şekilde ve bütün kamuoyunu sarsacak ifadeler kullanmış olsaydım Türkiye büyük bir krize girecekti. Başbakanlık gibi makamlar bazen devlet menfaati gerektiğinde her şeyi içinize atmanızı gerektiren makamlardır. Ama ben o zaman da sonra da söylenmesi gerekenleri söyledim ve söylemeye de devam ediyorum. Söylememiş olsaydım şu anda iktidarın bir yerinde, bir kurulda, adı sanlı şanlı kurullarda keyfime bakan bir tutumda olurdum.

'O GÜN MKYK LİSTESİNİ KABUL ETMEK HATAYDI'

Benim o dönem pişmanlığım sadece 12 Eylül 2015 olağan kongresinde bir liste ihtilafı çıkartıldığında ki bunların hepsi benim arkadaşım, o listeleri kabullenmiştim. Demek ki benim arkadaşlarım daha doğrusu refiklerim değillermiş. O kongredeki MKYK üyeleri benim aleyhime imza topladılar. Bana ihtilaf ederler, tartışırız, farklı görüşler olur ve karşımda imza toplarlar. Hayır, öyle bir durum da yok. İmza topladıklarında bunlardan hiç birisi benim karşıma geçip tek kelime eleştiri getirmiş değil. O yüzden darbe. Ve onların çoğu daha sonra gelip benden özür diledi, hâlâ benimle karşılaştıklarında mahcup bir şekilde; ‘Bozulma o gün başladı, siz gittiğiniz gün biz bozulmaya başladık’ diyenler var. Yani eğer ben Türkiye terörle mücadele içindeyken, o hafta 32 şehidimiz defnedilirken ve ben bununla uğraşırken, Sayın Erdoğan benim arkamdan Binali Bey ile birlikte imzalar topluyorlardı. Yüreğimi kahreden Van’da bir şehidi uğurlarken, ağlamama ramak kaldığım konuşmam o günlerin konuşması. Hata neydi? Hem vatan, millet işlerine koşmalıydım hem de partim içinde bütün bu konulara da el atmalıydım. Ben devletin ve milletin menfaatlerini partideki konumumdan daha öne aldım ve bunun peşinden koştum. Zannettim ki, partide listeye koyduğum o arkadaşlar partiyi koruyacaklar. Hata o gün o MKYK listesini kabul etmek ve gerekiyorsa sert bir mücadeleye girmemekti. Ben tam da 1 Kasım seçimine giderken bu mücadeleye girmedim, bu bir hataydı. Ama halkımın şunu bilmesini isterim, genel başkanlık yaptığı kendi partisinde ilkesel olarak her türlü mücadeleyi verip ülkeye zarar vermeden ayrıldıktan sonra, ağır baskılar altında yeni bir siyasi mücadeleye girmiş ikinci bir siyasi lider yoktur. Dolayısıyla benim o zaman susmuş olmam ki aslında susmadım da o zamanlar çok şey söyledim ama bunu bir krize dönüştürmediysem öfkemi yenerek bu milleti düşünmem gerektiğindendir. Daha sonra sert bir şekilde konuşmaya başlamam da işlerin düzelmemesinden, bunu bir vatan görevi olarak yapıyorum.

'İNSAN ÖNÜNE ÇIKAMAZ DEDİĞİM İNSANLAR ONLAR'

AK Parti'nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran seçimleri sonrası 1 Kasım 2015 Kasım'ında seçimlerin tekrar edilmesine kadarki süreçte başbakandınız ve muhalefete geçtikten sonra o döneme ilişkin 'Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan önüne çıkamaz' demiştiniz. İnsan önüne çıkamayacaklar kimler? Neden açmadınız o defterleri?

Ben bu dosyaları açtığım için buradayım. O dönemde bu terörü başlatan ve tırmandıran bir kaos üreten çevreler vardı. Bunun içinde PKK terörü de var, FETÖ’cüler var. Başbakansınız ve bir mücadele yürütüyorsunuz PKK çıkmış silahlı mücadele çağrısı yapmış ki bugün barış diyen isimler de o gün barikatlar, hendekleri savunuyor. Ve o hendekler, barikatlar benden önce kuruldu, ben birer birer yıktım. Diğer tarafta devletin içinde FETÖ unsurları var, onlar da kaosun peşinde. Öbür tarafta bu kaosu yenmek için sizinle beraber çalışması gereken insanlar… İşte insan önüne çıkamaz dediğim insanlar onlar. Yani Cumhurbaşkanı olarak Sayın Erdoğan, AK Parti içinde daha sonra bana karşı harekete geçen Binali Yıldırım, Süleyman Soylu, Berat Albayrak ve diğerleri… Terörle mücadelede başbakanlarının yanında yer almak yerine Ankara Beştepe’de karargâh kurup benim partide zayıflamam ve 1 Kasım seçimlerine giderken AK Parti’yi ele geçirme teşebbüsü içindeydiler. Bugün terörle mücadele kahramanlığı yapıyorlar ama düşünün 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında bakın bakalım Sayın Erdoğan’ın bir tane Doğu ve Güneydoğu gezisi var mı? Bakın bakalım Binali Yıldırım’ın başbakanımızın yanındayız, terörle mücadelenin karşısındayız demiş mi? Bakın bakalım şimdi kahramanlık taslayan Süleyman Soylu o günlerde bizim yanımızda mı durmuş yoksa teşkilat içinde bana karşı harekete mi geçmiş? Şimdi bunlar utanılacak şeyler değil mi?

'BİNALİ YILDIRIM TEK TEK İL BAŞKANLARINI ARADI'

Ülkenin başbakanı alanda terörle mücadele içindeyken, ülkenin Cumhurbaşkanı kongreye giden parti için Ankara’ya oturmuş, karargâh kurmuş… Kazakistan’a gidecekti, gitmedi Sayın Erdoğan. Sırf o kongrede benim aleyhime imza toplamak için… Binali Yıldırım, büyük bir özlemle peşinde koştuğu başbakanlığa hiçbir seçim kazanmadan gelebilmek için tek tek il başkanlarını aradı. Ve il başkanları beni aradılar, efendim mücadeleye girelim mi diye. O il başkanları şimdi benim yanımda, partide. Bunlar az suç mu? Ben canımı dişime koymuşum, onlar Ankara’da karargâh kurmuşlar, beni devirmeye çalışıyorlar.

'HERHANGİ BİR İSME KARŞI OLDUĞUMA DAİR BEYANIM OLMADI'

6’lı masada Cumhurbaşkanlığı için hiç isim konuştunuz mu? İsim değerlendirdiniz mi?

Altılı masada hiç isim konuşmadık. Hiç konuşulmadı, yorum da yapılmadı. Cumhurbaşkanlığı çok onurlu ve barındırdığı güç bakımından çok dikkate alınması gereken bir makam. Türkiye, maalesef bir tek kişinin diline kadar indirgenmiş karar mekanizmasına dönüştürüldü. O nedenle alacağımız ilk tedbir, kim seçilirse seçilsin tek başına karar alamayacağı bir sistemi kurmak.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun adı geçtiğinde adaylık için sizin sıcak bakmadığınız gündeme geliyor. Bu tür kulis yazıları yazılıyor. Bu iddialar doğru mu? Kılıçdaroğlu adayım derse 6’lı masada ne dersiniz? İtirazınız olur mu?

Editör: TE Bilişim